MAVİ KADAR SONSUZ
Sallamasyon yazıyorum
Pınar mahallesi, iki katlı rengârenk evlerin olduğu, komşuluğun ölmediği bir mahalleydi. Bakkal İsmail amca çocuklara bedavadan çikolata verirdi. Kadınlar altın günü yapar, dedikodu peşinde koşardı. Mahalle parkında ki büyük çınar ağacı birçok aşığa gölge olmuş, onları dinlemişti. Pınar mahallesi her türlü mükemmel...
Çocukluğumdan beri doktor olmanın hayallerini kurdum. Bir de Çalıkuşu'ndaki Feride gibi uzak diyarlara gitmeyi. O öğretmen olarak gitti ben ise doktor oldum ve ninemin bana yadigar bıraktığı mavi bavul ile çıktım yollara. İnsan hayatı boyunca attığı her adımı yeni bir umut ile atardı. Daha iyisi, daha güzeli için uz...
Kelebek ömürlü bir genç kadın, asırlarca sevse doyamayacağı bir adama tutuldu.
Sinan Tümer; başarılı, insanın içini eriten ses tonu ve kusursuz diksiyonu olan bir spor spikeridir. Yurt dışında çalıştığı kanalda Beşiktaş'ına laf ettiği için canlı yayına gelen konuğuna kafa atıp, istifa eder ve Türkiye'ye dönmeye karar verir. Bütün spor camiası şerefli davranışıyla onu bu dünyaya kabul etmeye hazı...
Koca sema, diz çöktü gözlerine. Ay bembeyaz parlak tenin yanında soluk kaldı, yıldızlar gökyüzü kadar karanlık olan saçlara meydan okudu. Bulutlar ağladı, yağmur selam verdi kanlı ellere. Kalplere sis çöktü, güller boyun büktü üzerinden çıkmayan kan kokusuna. Ve dinledi toprak sözlerini. "Saçların kadar uzun ve güzel...
"Öptüm. Haddime değilken, dudaklarını tattım. Kim bilir ne büyük cezası vardır o dudakları öpmenin? Ama yanmayı da göze aldım. Şimdi Adem'im. Cennet'inden kovma beni." -2 bölümlük kısa hikayedir, devamı yoktur.- Mert A. Akcan 2015
Bilinmeyen bir şehre ait yıkık dökük evlerden birinde, eskimiş bir karyolanın altında, siyah kaplı bir defter yaşar...Üzerine yazılan bütün dilekleri gerçekleştirdiği halde, her defasında uğursuz bir nesne gibi fırlatılıp yalnızlığa mahkum edilen bir defterdir bu. Bir gün öylesine biri çıkar gelir uzaklardaki bir şehi...