Cennet Rüzgarı ريح الجنة
Seni unutursam ey Kudüs! Sağ elim hünerini yitirsin. Seni anmaz, Kudüs'ü en büyük sevincimden üstün tutmazsam, dilim damağıma yapışsın! | Tevrat - Mezmurlar 137.
Seni unutursam ey Kudüs! Sağ elim hünerini yitirsin. Seni anmaz, Kudüs'ü en büyük sevincimden üstün tutmazsam, dilim damağıma yapışsın! | Tevrat - Mezmurlar 137.
"Hayallerimizin rengi maviydi. Özgürlüğü isterdik. Bazen yeşili özlerdik. Tek gördüğümüz kireç tutmuş beton duvarlar olurdu. Güller isterdik, dikenleri olan. Tel örgülerle karşılaşırdık, dikenleri can yakan. En çok sevgi isterdik. Nereden ve neden olduğunu bilmediğimiz nefretle karşılaşırdık. Yine de düş kurardık...
Peki ya biz? Açılmak üzere duran süslü bir kurdale miyiz? Yoksa açılması neredeyse mümkün olmayan gösterişsiz bir kördüğüm mü?
"Selamünaleyküm şu anda Yol Hali'ndesiniz. Beni tanımayanlarınız varsa tanışalım ben Yol. Bu da Halim ve bu podcastte yol hallerinden bahsediyorum. Bu gece, twitterda bana en çok yönelttiğiniz soruyu artık aradan çıkartmak istiyorum. Bu konulara girmeyi hiç planlamamıştım ama yoluma çıkıp her şeyi alt üst eden bir ola...
Hayat, geçmişi sebebiyle güvensizlik sorunu yaşayan bir genç kızdı. Kafasında dolanan senaryolar her yolun sonunu kötü bir çıkmaza sokuyordu. Ona göre, her an her şey olabilirdi. Ve bu travmanın kendisine zarar verdiğinin, rahatça yaşamasına engel olduğunun farkında değildi. Ta ki hiç düşünmediği bir senaryo gerçekleş...
- Burada olmanı istemek bencillik mi? + Eğer öyleyse, ben dünyanın en bencil insanıyım. Demişti ama gitmişti. O gidince günlerle ölçülen ayrılıklar haftalara dönmüş, ben de saymayı bırakmıştım. Oysa bana şemsiye uzatabilecek tek kişiydi. Şemsiyem onun elindeydi. Bir gün karşıma çıkıp bana şemsiye uzatacak mıydı? {2▪︎...
Başlarını iki yandan tutarak sırayla alınlarından öpüyorum. "İkinize de birer buse bıraktım... Şehadet çiçeği busesi." Muaz şakağımdan öpüyor. Zeyd de diğer taraftan öptüğünde gülümsemem genişliyor. "Biz de sana birer buse bıraktık... Mücahede çiçeği busesi." 🌾🌾🌾 Fedakar, korkak lakin ümmetin derdiyle dertlenen Aiş...
Kendimi güzel diye adlandıramazdım belki. Ne boyum uzundu, ne nefes kesen güzelliğim vardı; ne gözlerim renkliydi ne de ince belim, güzel bir fiziğim, kadife gibi sesim, bembeyaz tenim. Hikayelerden fırlamış bir kız değildim anlayacağınız. Zaten benimki de hikaye değildi. Hayattı. Yalnızca okuduğum öykülerdeki o güze...
[Bazen doğru insanı yanlış seversin.] Hüzünlü bir güzellikti adam. Acıyla karılmış; azapla yoğrulmuştu... Ama öyle güzeldi ki, genç kadın biraz daha yaklaştı yatağa. Gözleri kapalı olduğundan göremediği şiir işli bakışlarının bergüzarına sarılıp kahverengi saçlarının alnına dokunuşunu, kaşlarının gözlerini saran kavsi...
Yüreğine kazıdığı bir sızıydı o adam. Her geçen gün canı bir öncekinden daha çok yansa da, her gece başını yastığa koyduğunda gece karası gözlerinden yüzlerce gözyaşı damlası süzülse de, bu sessiz ve yaralayan gönül hastalığından şikayetçi değildi. Ta ki derdini içine gömdüğü o kâğıtları bir yel savurup, elleri kitap...
Ayağa kalktım. "Kinci bir insan değilim ama senin söylediklerini unutamıyorum Enes." Sesim bir fısıltıdan farksızdı. Boğazım ağlamamı durdurma çabalarımın sonucu olarak düğüm düğümdü. Ruhumun neresine dokunursam dokunayım bir yaraya denk geliyordum ve tüm bunların müsebbibi olan adam tüm bu yıkımdan habersiz bir şekil...
Belki günah çıkarıyordu şair. . . . . . . Biraz amatör, fazla kafiyeli ama söz verdiğim için, söz verdiğim gibi; tekrar. *şişe içinde bir deste*
[Kader düğümünü istesen de çözemezsin.] Adam yüreğinin demirden hudutlarıyla, yalnız bir adamdı.Kadın çaresizliğin kıyılarında, hüzünlü bir kadın. Ve hasbelkader adamla kadının, kadınla adamın hayatları düğümlenecekti.