İhtizar | NefTah
"Senin bu dava için İhtizar'ını görmeye sabırsızlanıyorum!" "Can çekişme diyorsun yani!" "Ta kendisi." "Bende diyeyim o zaman, bu İhtizar sana patlar!" "Görelim!" "Görelim!"
"Senin bu dava için İhtizar'ını görmeye sabırsızlanıyorum!" "Can çekişme diyorsun yani!" "Ta kendisi." "Bende diyeyim o zaman, bu İhtizar sana patlar!" "Görelim!" "Görelim!"
Yıllarca şiddet gören bir annenin ve bu şiddet psikolojisine maruz kalmış bir evladın hikayesidir. Nefes 16 yaşında babası tarafından bir adama satıldı yıllarca kaçmayı denedi her defasında daha çok şiddet gördü. Ama oğlu için pes etmedi her şeye rağmen hayata karşı dimdik durdu. Yakalandıkça daha çok kaçtı,kaçtıkça d...
Tahir'in zamanında yanlış kadına sevdalanması üzerine, bir oğlu olur. Yiğit.. Kaleliler bu zamanda Yiğit'e bir anne Tahir'e de bir eş ararlar. Tahir bu işe pek olumlu bakmaz. Köyün imamı olan Osman Hoca'nın kızı daha 6 günlükken annesizlik ne demek bilir.. Bu yüzden Asiye'nin, Osman Hoca'nın ısrarı ve kendini Yiğit'e...
Tesadüflere mi inanırız? Yoksa kader deyip geçer miyiz? -Derdim de dermanımda sensin napiyim? Sadece bir cümle.. 'Si Maoroper' Lazca seni seviyorum demektir.
"AŞKTAN NEFRET EDEN GENÇ BİR ADAM ONU AŞKA İNANDIRMAK İSTEYEN GENÇ BİR KIZ"
"Bir teheccüd vakti gelsem dayansam kapına?.." Gelin bir hayal kuralım. Sayalım ki Nefes ruhunu o karanlığa hiç gömmemiş, gözyaşlarıyla geceyi hiç kanatmamış olsun. O daha 16 yaşında deli dolu bir genç kız. Onu çok seven babası ve abisiyle yaşıyor. Ama Nefes yine aynı Nefes. Sevdasının peşinden yine kendi gidecek. Bak...
Yüreklerinin derdi bakışlarında gizli onların. Bir yanı eksik, ruhu yaralı, sevda denilen eşsiz nimeti birbirinde bulacak denizin hırçın iki çocuğu: Nefes ve Tahir... Usul usul haykıracaklar birbirlerine sevdalarını. Kırmadan, incitmeden ama bir o kadar cesurca sevecekler birbirlerini. Sevda onlarla yeniden anlam kaza...
Halbuki unutmamıştım ben Hiç unutmam sanmıştım Ve lakin Büyümek unutmakmış. Anladım... İnsan mutlu olamıyor işte eksikken.. Bir de sen gelme şimdi... Yokluğun en büyük kısmı bu ömrümün. Ve sen okuyucu; Daha gözlerine bile değememişken ben, Sen uzaklardan bahsetme bana...
Dizi çekimi için bir araya gelen birbirini hiç tanımayan iki insan... Nefes ve Tahir'in hikayeleri içinde kendi hikayelerini yazacakları akıllarından geçmemişti...
Adına yakışır tek bir "Nefes" bile alamamış kalbinde, ruhunda, bedeninde henüz çocukken açılmaya başlayan yaralarının merhemi zaman mıydı? Yoksa bir akşam yemeği tüm yaşamını değiştirecek miydi? Zorla masaya oturtulduğu bir akşam yemeği kadının yaralarının iyileşmesinin nasıl başlangıcı olacak? Nefes ve Tahir imkans...
Aramızda dağlar, yollar, yıllar var iken; beni sana sımsıkı sarılı görenler olmuş.. ~ulrem serisi #1 "Açıkçası ben aşkın bir tutku olduğunu düşüyorum, birini tanımadan da aşık olabilirsiniz; bazen sadece gözlerine bakmak, sesini işitmek bile aşık olmanızı sağlayabilir. Ama sevgi daha farklı, aşık olduğun insana sevgi...
Aslında dizi çekimi gibidir HAYAT, Tam mutlu oldum derken yönetmenden ses gelir "KESTİK" Hayatın boyunca acı çekmissindir. Artık kimseye güvenmeyeceğim dediğin anda sana bu sözlerini yutturan biri çıkar karşına. İlk ne olduğunu anlamassın onun seni sevdiğimi veya senin onu sevdiğini anlayamassın. Çünkü daha önce ne bi...
Aşk çay karşılığı şeker Tiryakiler çayı şekersiz içer Ve Deli Tahir karşılıksız sever. 8 yıl boyunca şiddet görmüş bir kadın. Annesi şerefsiz bir kişi tarafından gözleri önünde öldürülen bir adam. Yolda o kadını arabasına alması ile başlamıştı her şey. Daha ilk dakika o kadının kim olduğunu öğrenmişti. Annesinin kat...
"Ve siyahtan daha karanlık renkle tanıştım o an. Yenilmişlik rengi." Bir bebek doğar, ağlar. Karnı acıkır, ağlar. Altına yapar, ağlar. Annesini özler, babasını özler ağlar. Korkar, canı yanar, ağlar. Ben de çok ağladım. Bu gece ben de çok ağladım. Kimse gözyaşlarımı görmese de ben de çok ağladım. Ağzımdan çıkamayan...
Atılan tokatın sesi hala ikisinin de kulaklarında yankılanırken gözleri bir kez daha buluştu. İlk kez kadının gözleri de adamın öfkesine eşlik ediyordu. Bu adam ona binlerce kötü söz söylemiş, onu her fırsatta aşağılamış, ondan nefret etmiş, iğrenmişti. Bir çok kez ona bağırmış, insanların önünde hareketleri ile kadın...
Ölüm aşk gibi ansızın çalar kapıyı. Nereden ve nasıl geldiği fark edilmez. Sebebini de anlayamaz insan. Ruhu yorgun insanların sevdiği neden elinden alınır ki? Hikayeler neden yarım bıraklır? Hayaller neden gerçekleşmek yerine onları kuranların boynuna bir ilmek misali dolanır? O da şimdi bunları düşünüyordu. Sevdiği...
'Kaldı mı böyle adam ? Gece ışıktır odam. Bu adam benim sevdam. İmera Fera.' 'Köyümün en güzeli, Yüreğimin ateşi, Dağlarımın güneşi, İmera Fera.'
Verilmiş bir sözün kurbanı iki genç ve onları birbirilerinden ayırmamaya kararlı olan kaderleri... Su ve ateş, gece ve gündüz, yer ve gök kadar birbirlerine uzak olsalar da, yine de aralarında güçlü olan tek bir bağ vardı. Tüm bu zıtlara rağmen simsiyah bir kuyuda açmayı başarmış bir çiçek gibi dayanıklı olan aşklar...
o gözler ki vahşidir yangın kızıllıklarıyla korkunç kanlı bir sevdayı çoğullaştırır karanlık kirpikleri göz değildirler bir namludan fırlamış mermi çekirdekleri o gözler ki çakmaktaki alev zehirli hançerlerdeki uç yakut bir avize gibi yalnızlığımızda dururlar nereye gitsek gelir bizi bulurlar gelir bizi bulurlar bulur...