fragman, fragmancık, fragi ve bilumum muzır neşriyat
Nesini açıklayayım bunun a dostlar?
Güclü , hırçın , asi Selin...Tek istedigi kendi dünyasinda ferah ve lüks icinde özgürce yasamak..Onu korumak,değiştirmek isteyen ve bu uğurda bir oyun oynayan büyükbaba...Oyun ise yakisikli korumamiz.. Ozgur kizimiz korumaya alisabilecek mi? Yoksa aşik mi olacak? Yoksa nefret mi edecek? Her ikisi de olmasin :)...
Siz bilmeseniz de, onlar var. Karanlıkta yaşıyorlar. On üç yılda bir yapılan bir ritüelle sadece biri güneşin altında yürüyebiliyor. Dikkatli ol! Arkana bak, yanındakine güvenme. Kendini hayatın için savaşmaya hazırla. Sana ulaşmalarına çok az kaldı! Altıncı Cennet'in Koruyucu Kılıcı yanında! *** "Neden yaptın...
Bir ergenin günlüğü sadece eglenme amaçlı yazılmış bir hikaye. Olay veya bir kurgu yok, tamamen kafamıza gore. Samet insanların sevdiği, eglenceli bir karakterdir. Samet'in eğlenceli ve bir o kadar ekşinli lise hayatini umarım sizde eğlenerek okursunuz. :)
Hissiz, acımasız,yakışıklı, güçlü ve zengin. Hepsi kadınlara güvenmeyen Alexander'ı tanımlamak için kullanılabilecek kelimelerdi. Hissiz ise en başı çekerdi çünkü o bütün hislerini rafa kaldırmıştı, ta ki Heaven'ı görene kadar. Kendisine muhtaç bu kız Alexander'ın bütün hayatını ve bütün inançlarını ters yüz edecekti...
Tesadüflerin kadere dönüşme hikayesi.. An gelir Yağmurda ıslanmaktan nefret edersin ama onunlayken eğlenceli hale gelir An gelir Sessizliğini onun huzurlu sesi bozar ve bitmeyen bir muhabbet başlar An gelir Üzüntünüz onunla buruk bir sevince dönüşür An gelir Yalnız sokaklar onun kokusu ile dolar An gelir Karanlığın a...
** TARİHİ KURGU DEĞİL CANLAR. GİRİŞ BÖLÜMÜ 1960'LARDAN BİR KESİT SADECE. BUNUN NEDENİNİ KİTABIN ORTALARINDA GÖRECEKSİNİZ. GİRİŞ BÖLÜMÜ SONRASI 2012 YILINDAN, HİKÂYENİN YAZILDIĞI YILDAN DEVAM EDİYOR.** 18 Şubat 1961 gecesi ayrı düşen aşıkların yüreklerinin en derin, el değmemiş köşesinde yanmaya devam etse de küllene...
"Elimden gelse hâli hazırda kenetlenmiş ellerimizden güç alıp onu bu evden kaçırırdım. Denizi görebileceğimiz bir yere giderdik belki... Hiç konuşmazdık. Dudaklarımız değil, dokunuşlarımız konuşurdu bizim yerimize... Başımı onun geniş omzuna yaslayıp burnumu boynuna gömerdim. Onun o tatlı kokusunu doya doya içime çeki...
Almanya'ya gitmemle hayatımın degismesi, neredeyse ayni anda oldu. Yeni okuluma alısmak bir yana bir de evde beni bekleyen bir cocuk vardi. KUZENİM!