YAZ ÖKÜZÜ
Hikayeyi güncellemeyi unutmayın
Sıradan bir blog kullanmıyordum. Tüm okulu avucumun içinde tutacak bir blogdu benimkisi. İstediğim kişiye istediğim rütbeyi verip kendisine saygınlık bahşedebildiğim gibi, istediğim kişiyi yerden yere vurabilir, insanların gözünde küçük düşürebilirdim. Bunu mümkün kılan, blog sahibinin gizli olmasıydı.
Arkadaşlıklar, aşk, aile, okul... Hayatınızda her şey mükemmelken, elinizdekilerin farkına tam olarak varamazsınız... On yedi yaşındaki Güneş, anne babasını ve küçük kardeşini kaybettikten sonra, yaşadığı acıların ardından hayatına devam etmek istiyordu. Güçlü olmak zorundaydı. Eski okulundan işlemediği bir suç yü...
"Ve ateş kül oluncaya dek yanmaya devam etti. Su ise buhar olacağını bilmesine rağmen savaşından vazgeçmedi.'' Masal on sekiz yaşını doldurduğunda kaldığı yetimhaneden ayrılmak zorunda kalmıştı. Bu arada eski yurt müdürü tarafından ona İstanbul'da bir kolejde burs ayarlanmıştı. Kendine kalacak bir yer bulması gerekiyo...
İstanbul... bir genç kızın hayatını değiştiren şehir. Her şey o metrobüs ile başladı... Bazen seçim yapmak gerçekten her şeyden daha zor olabilir. Ve istemediğin halde hayatını değiştirirsin...
Lisedeki ilk yılımdan sonra her zamanki Bodrum tatilinin düşüncesi, benim için fazlasıyla sıradandı. Ama sıradan olmayan bir şey vardı ki o da yan evdeki çocuktu. (Tüm hakları yastığımın altında saklıdır)
Almanya'ya gitmemle hayatımın degismesi, neredeyse ayni anda oldu. Yeni okuluma alısmak bir yana bir de evde beni bekleyen bir cocuk vardi. KUZENİM!
Daha hiçbir haraç ne yapacağını bilemezken katil mutalar, ihanetler ve kana susamış Capitol. Ne yapacaklar, tüyaşamak için avlayacak ya da avlanacaklar mı?