Kırık ve un ufak olmuş cam parçaları batarken göğsüme, sadece "Geçecek." diyebilecek gücü buluyordum kendimde. Göğsüme batan o önemsiz, müsvedde saydam parçalar kesikler açıyordu yine de ruhumda. Hareket etmesem ruhumun bir paçasına takılı kalıp canımı yakıyordu; kurtulmaya çalışsam bir daha düşüp derin yaralanacağım diye kalbim büyük bir korkuya mahpus kalıyordu. Zordu vesselam, söküp atmaya çalışmak... Hem, insan, artık kalbinin parçası olmuş şeyleri nasıl silebilirdi ki? Bir çırpıda? Düşüncesi bile komikten öteye geçemiyordu.
Lakin, belki de bir yerden sonra kalp yoruluyordu; ruhu olmasına rağmen, keskin cam parçalarını taşımaktan... Belki de atmak zorundaydı, varlığından; sahip olduklarını... Canını yaktıktan sonra ne anlamı vardı sevginin, sadakatin?
Ama kalbim, aynı zamanda şunu bilmeliydi ki, cam kırıklarıyla son umut kırıntıları da yok olacaktı...
Sonsuza dek.
Şimdiki ruh haliyle yazdım böö. 3. Bölümde ILHAM GELMIYOR