-Yeminler

Kontrol dışı his sonuçlar felaket, 
          	Gereksiz nezaket bildiğin hakaret

-Yeminler

Çok oldu tozu toprağı içime çekmeyeli. Biraz unuttum sanırım beyazlığını, sen beni tanımıyorsun bile... Onun dışında soğuk nefesler girdi aramıza, sonra da ıssız yerler, çok sular aktı mesela o taş köprünün altından, çok içtim mesela 'artık her kez aynı' diyecek kadar.
           Ah kar çiçeğim, benden sana hayır gelmez ben seni meleklerin küllerine emanet ettim. 

-Yeminler

Evime hep önden bakmaya çalışın lütfen eksiklerim çok, kaf dağının görünen kısmı hep daha iyi, içine indikçe; çürüklerle sarılmış, tuğlaları eksik, böceklerin gezdiği tenha bir yer oluveriyor. Ve içindeki karanlığı görüyorsunuz. Ben o karanlıkta senelerimi geçirdim. Önümde bir satranç tahtası göz gözü görmeyen yerlerde oyunlarımı oynadım. Kendimi, kendime karşı savunmayı öğrendim. Soğuk ve rutubetlidir benim evim kolay kolay kimseyi ağırlayamam. Korkularım en büyük ziyaretçim sadece ama son zamanlarda onlarda bıraktı peşimi. Uğraşacak hiç bir şey kalmadı. Kafamın içindeki sesler izne ayrıldı ve içimdeki filizler de öldü. Şimdi ben ölü zambaklarla nasıl yaşayacağım?

-Yeminler

Büyük gemiler de yok artık bayım
          Büyük yelkenler de
          Büyük kağıtlar yakmak istiyor şimdi canım.
          İşte az önce bir karabatak daldı suya
          Bir süredir kayıp
          Dünyayı tutmuş olarak çıksa da ortaya
          Ölüm çok iri bir sözcük değil bayım.
          Kasımpatılar kadar acı kokuyorum biliyorum.

-Yeminler

Ben babamın yuvarlağı çığın altında kaldım.
          Bak bu yara annemden, işte bu babamdan, buradaki ilk okul öğretmenimden, haaa şu en derin olan mı onu ben açtım bilmeden. En çok da o acıtıyor içimi, en fazla o kanıyor...