O masadan en son kalkarken de kahkaha atmıştım ben. Bu maskeyi en çok ben takmıştım yüzüme. Bak bana annem bile sen çok güçlüsün, demişti yüzüme çocuğunu öldürmüşüm gibi bakarken. Evet öldürmüştüm, ne hikaye ama. Ben bunu bilmeyenlere masal diye anlattım. Hissetmek uğruna ne çok şey yazdım, hiçbiri bir bok hissettirmedi. Öfkemi bile siklemiyorum artık. Aynaları paramparça ettim. Ellerim kan içindeyken de gülüyordum ben. Mutlusu benim lan bu hikayenin, demek için. Kaç pencere, kaç duvar? Alıp başımı gidemediğim her yere kucak dolusu nefret bıraktım. Ne çok affetmiş gibi yaptım. Ne çok sevmiş gibi seni. Benim penceremden bakıyorsun hayata. Bu kin seni öldürür demiştin. Ayakların çamur kapıma gelmiştin. Evin anahtarı yoktu, üstelik hava yağmurluydu. Üzerinde beyaz kazağın, gözlerin havadan daha yağmurlu. Hatırlamak seni, hatırlayabilmek şimdi. Aynalara üç kez daha; üç yumruk, üç öfke, üç kahkaha. Bu kin beni yaşatmadı.