-agonimsel-

Şebnem Ferah - Gözlerimin etrafındaki çizgiler.

-agonimsel-

O masadan en son kalkarken de kahkaha atmıştım ben. Bu maskeyi en çok ben takmıştım yüzüme. Bak bana annem bile sen çok güçlüsün, demişti yüzüme çocuğunu öldürmüşüm gibi bakarken. Evet öldürmüştüm, ne hikaye ama. Ben bunu bilmeyenlere masal diye anlattım. Hissetmek uğruna ne çok şey yazdım, hiçbiri bir bok hissettirmedi. Öfkemi bile siklemiyorum artık. Aynaları paramparça ettim. Ellerim kan içindeyken de gülüyordum ben. Mutlusu benim lan bu hikayenin, demek için. Kaç pencere, kaç duvar? Alıp başımı gidemediğim her yere kucak dolusu nefret bıraktım. Ne çok affetmiş gibi yaptım. Ne çok sevmiş gibi seni. Benim penceremden bakıyorsun hayata. Bu kin seni öldürür demiştin. Ayakların çamur kapıma gelmiştin. Evin anahtarı yoktu, üstelik hava yağmurluydu. Üzerinde beyaz kazağın, gözlerin havadan daha yağmurlu. Hatırlamak seni, hatırlayabilmek şimdi. Aynalara üç kez daha; üç yumruk, üç öfke, üç kahkaha. Bu kin beni yaşatmadı. 

-agonimsel-

Bi' gün mutlaka hayatına biri girecek. Belki de en çok kimi sevdin diye soracak sana. Sen de ona "En çok seni sevdim." diyeceksin büyük ihtimalle. Peki ya seni en çok kim sevdi diye sorarsa, o zaman ismim çıkar mı dudaklarının arasından?
          Her şeyden çok sevdi beni, çok ağladı, gecelerce uykusuz kaldı benim için diyebilecek misin?
          Yüzüme, sesime, kokuma hasret kaldı ama bir an bile vazgeçmedi, en güzel o sevdi beni diyebilecek misin?
          Biliyordu olmazdık, olmayacaktık ama yine de vazgeçmeyi hiç düşünmedi diyebilecek misin?
          En güzel ve en imkansız hayalleri o kurdu, en çok beni o sevdi ama ben arkama bile bakmadım diyebilecek misin?
                                                                          ~Eflâh...

-agonimsel-

Uyuyamıyorum. 

-agonimsel-

Aylar olmuş bak yine buradayım.
Reply

-agonimsel-

Seni unutmanın bir yolu var mı? 
Reply

-agonimsel-

Ama kıyamıyorum ki ben sana. 
Reply

-agonimsel-

Canım çok acıyor, fazlasıyla yorgunum. 

-agonimsel-

Ağır depresyonlardan geliyorum sevgilim sana, hem de çok ağır. Sürekli sorular soruyorum kendime, Allah'a, anneme. Babamın sırtımdaki kemer darbeleri kadar karanlık sorular. Mesela gözlerine bakınca karşında erimem kimyasal tepkimeye örnek midir? Veya avuçlarında kaybolmam bir çeşit hava olayı mı sadece? Sensizken kendimi toplayamamam, sensizken içimdeki kötülükleri çıkartamamam ve sensizken acıları suratına çarpamamam kimsenin, bunlar yetersizliğini mi gösteriyor yoksa matematiğin? Bakma kafası güzel cümlelerime. Dedim ya, ağır depresyonlardan geliyorum senin ayaklarına. Düğüm atmayı beceremediğim için intihar edemeyen ben, boğazımdaki düğümler çözülsün diye seviyorum seni... 
Reply

-agonimsel-

Ağır depresyonlardan geliyorum sana. Yüzüm tıpkı bulanık cinayetler gibi, içimse savaşta büyük başarılar elde etmesine rağmen tarih kitaplarına adı yazılması unutan şövalye kadar buruk. Doktorlara kalırsa bir süre daha yaşayacağım iddia ediliyor. Bana kalırsa yaşamanın sancısını hiçbir antibiyotik geçirmiyor. Yaşamasına yaşarım da, şu üç günlük dünyada ömrün ömrüm olmadı ya, oturur sıcak bira içer, saatlerce buna ağlarım... Ağır depresyonlardan geliyorum sana. Zift gibi körelmiş ruhum anca sekerek yürüyebiliyor artık. Adımlarımı ne kadar hızlı atarsam atayım, ahlarımı geçmiyor. Dur! Unutkanım ben söylemem lazım hemen. Adın adımla beraber söylendiğinde harfler ve kelimeler bir Fransız müziği eşliğinde dans ediyorlar sanki. İnsanlara kalırsa sana aşıkmışım, bana kalırsa ecelimle ölmeyi reddetmişim.
Reply