"Bak," dedi. Yavaşça başımı kaldırdım yerden ama gözlerine bakacak cesareti bulamadım ruhumun hiçbir zerresinde. Yeni yeni çıkmaya başlayan sakallarına diktim gözlerimi. Onlar bile nasıl da yakışıyordu yüzüne. "Gözlerime," dedi. Korktum. Sesi paramparçaydı. Gözlerinde göreceğim nefretinden korktum. Ama en çokta utancımdan kaldıramadım gözlerimi. Kaldıramadım bakışlarımı güzelim sakallarından. Elini çeneme koyup narince yukarı kaldırdı başımı. Gözleri gözlerime kilitlendi. İçim paramparça oldu o an. Ne nefret vardı korktuğum gözlerinde, ne kin ne öfke... Yalnızca kırgınlık hissettim o an onda. Uykusuzluktan mı yoksa ağlamaktan mı olduğunu bilemediğim kırmızı damarlı gözleri beni bitirmişti. Ben hayatımda hiç bu kadar sarsılmamıştım. Başımı çevirmek istedim fakat izin vermedi. "Bak gözlerime. Beni ne hale getirdin görüyor musun? Yıllardır içimde ne fırtınalar kopuyor biliyor musun? Bakmaya çekindiğin gözlerim senin eserin. Mutlu musun?" Öldürüyordu beni. Gözlerim doldu, sevdiğim adam benden gidiyordu. "Ben sana aşık olduğumda senin kalbin kırıktı. O adam kırmıştı seni. O adam yüzünden üzüldüğünü görmek ne kadar yaktı biliyor musun canımı? Bilmiyorsun. Bilmiyorsun işte, bilmiyorsun ki şimdi buraya, bana geliyorsun." Başımı önüme eğdim. Saçlarım yanaklarımın yanından iki yanıma dökülmüştü. Utancım tüm hislerimden baskındı şimdi. Sol yanağımda bir sıcaklık hissettim, dayanamamıştım, ağlamıştım yine acizliğim gözler önündeydi. Böyle güzel bir ruhu mahvedişime lanetler okuyordu benliğim şimdi.
-tumblr alıntı-