Ne kadar boş şeylere üzülmüşüm, kendimi yıpratmışım. Geceler boyu nelere ağlamaşım, sessizce. Uzaklara daldığımda aklımda ne saçma sebepler varmış aslında. Belki yaşım küçük, ama ben bunu öğreneli çok oldu. Ve bana sorsalar en büyük pişmanlığın ne diye 'diyememek' derim. Söylememek.
Keşke yanımda olsaydın. Sana, seni sevdiğimi söyleseydim. Deseydim ne kadar değerli olduğunu. Hissettirseydim sevgimi. Bendeki yerinin ne kadar büyük olduğunu bilseydin keşke.
Belki klişe ama hayat kısa arkadaşlar. İmkanınız varsa konuşun onunla. Bu yazıyı okurken kim varsa aklınızda mesaj atın, tam şu an. 10 dakika sonrasının garantisi yokken hiçbir şeyin, gidin konuşun. Belki mutluluk bir mesajın içinde, bilemezsiniz ki. Belki hislerinizin karşılığını alamazsınız ama içinizdeki her neyse diyemediğiniz her gün daha boktan bir hal alıyor. Elimden gelini yaptım, demek bile rahatlatırken içini bir bok yapamamak çok acı.
Elinize aldığınızda telefonu, içinizden geldiğinde. Ertelemeyin. Çok zor. 'Keşke' diyerek yaşamak çok zor. Burnun sızladığında pişmanlık yaşamak çok zor. Ona gitmeyeceğini bile bile mesaj atmak çok zor.
Ölüm var arkadaşlar. Ölüm var bu dünyada. Gidin, konuşun.