1CevizAgaci

Eline aldığı son kartları çok güçlüydü 
            Karşısındakinin ondan güçlü olması için ya çok iyi bir kumarbaz olması gerekiyordu ya da uyanması.
            10/6 lık güçte bir kağıdı koydu ortaya 
            Karşısında 1 lik denecek kadar bı kağıt vardı
            O 1 de kaderdi.
            Kazanmıştı.
            Bunca sabır bunca eziyet bunca hayal bunca istek nedenine ulaşmıştı
            Elinde daha güçlü kartlar vardı 
            Ve kazanan insancık kumar oynamaya yeni başlamıştı

Hiç ama hiç tahmin etmediğim bı şey oluşmuştu.
            İyi olan kötü, kötü de iyi olmuştu. 
            İkinci defa.
            Bu defa kararlıydı ve bir şeyleri değiştirmek istiyordu.
            Bu defa iyi nin , yani kötü olduktan sonra iyi olanın arkasından gidecektim.
            Dersimi almıştım.
            Son fırsatım geçmişti işte elime
            İyi olan kötü'nün planı onun ekmeğine yağ sürmüştü şimdi.
            Kötü olan iyinin artık haklı olduğunu görmüştü.
            Bu döngüyü değiştirmek için yapması gereken tek şey ufacık bı yalandı ve şansı ilk defa yaver giderse hiçbir şey de kaybetmeyecekti.
            Vezirine anlattı, ben çok sıkıldım artık dedi.
            Veziri sakın dedi. Çünkü iyi olan kötü vezire ekmek veriyordu.
            Yapma dedi. 
            Kötü olan iyi , yine kötü olur çünkü hep öyle yaptı.
            Ama iyi olan kötü sadece kötü bir zaman geçiriyor.
            Sanırım ona vicdan iksiri içirmişler.
            Veziri izin vermedi.
            Ve o zamanı geldiğinde ondan da kurtulmayı bekliyordu

Hiç ama hiç tahmin etmediğim bir şey olmuştu.
            İyi olan kötü,
            Kötü de iyi oluvermişti.
            Ve ben iyi'nin arkasından gitmeyi seçmiştim. 
            O iyidi, bunca zamandır iyidi.
            Kötü.. senelerce kötülük görmüştüm ondan.
            Ta ki son maça kadar.
            Kartlarımız kapalıydı yine.
            Ben bir kartı açıp en son silahlarımi sona saklamıştım.
            O, bütün kartlarini açmışti ve eline en iyi silahını almıştı.
            Ben bu savaşta da kaybetmiştim. Bu belliydi.
            Yenilgimi kabul etmedim. 
            Ben bu yenilgiyi de hak etmedim.
            Kalktı yanıma geldi sarıldı. Hiç söylemediği şeyler söyledi, hiç duymadığım hiç görmediğim ve herkesin muhtaç olduğu şeyi sundu bana , altın kasede.
            Kabul etmedim, blöf sandım. O kötüydü.
            Altın kasedeki de zehirdi.
            Biliyordum , çünkü zamanında öyle olmuştu.
            Değildi...
            Değildi.
            Altın kasede , iyi'nin aslında kötü olduğu ve kötü'nün de iyi olduğu yazıyordu.
            Ve ben bunu hiç göremeyecektim

Küçük bir masaldı.
            Pembe değildi, beyaz değildi, kırmızı değildi .
            Bu masal siyahtı.
            Ve belkide görülebilecek en kötü masaldı.
            Diğer prens ve prensese benzemiyorlardı.
            Prenses güzel prens de fedakar değildi mesela.
            Tesadüflerle de dolu değildi.
            Hepsi ama hepsi prens ve prensesin planıydı.
            Her küçük anı detay detay düşünmüş bunun üstüne tartışmışlardı.
            Hatta prens prensesi çok denemişti
            Prenses de akıllı değildi, şansı ilk defa yaver gidiyordu sadece.
            Siyah masalı boyamaktı ikisinin de hayalî.
            Belkide hiç değişmeyecekti rengi ama güzel hayaldi.
            Küçük buluşmalar güzel hediyeler mutlu eden iltifatlar,değer, huzur ve güvenle geçirmişlerdi onca yıllarını.
            Yazar artık sıkılmıştı ve bu masal burda bitmeliydi.
            Bu işin boyunduruğu altına giren işçileri çok yorulmuştu. 
            Senarist düşünmek istemiyordu , belki başka bı masalı vardı.
            Yönetmen artık işi bok etmeye başlamıştı.
            Olan bizim karakterlere oluyordu artık.
            Başlarına gelmeyen kalmamıştı.
            Sonu belirsiz bı masalı bitirmek için son bir şey gerekliydi.
            Prensese cesaret iksiri
            Prense de vicdan ikisi

Kıl gibi bir ipin üstünde yürüyorlardı iki kişi.
            Hani ip üstünde iki cambaz oynamazdı?
            Küçük bir harekette aşağı düşeceklerdi.
            İkisi de bunu göze almıştı.
            Yalan, ikisi de yaşamayı çok istiyordu.
            Birisi birini itebilirdi,
            Bu yüzdendir ki ikisi de birbirine sırtını dönmüyordu.
            Bazen birisi ipin üstünde zıplıyor tepiniyor ikisini de aşağı düşmeye teşvik ediyordu. 
            Ama diğeri onu sakinleştirip sadece onu aşağı atmak istiyordu.
            Ama , bilmiyorlardi ki gümüşten bir ip ikiside bağlıyordu.
            O ölürse o da ölürdü.
            Küçük ip üstünde hayat yaşamak zevkliydi. 
            Düşme tehlikesi de sadece maceraydi onlara göre , ince ip de hayatlari 

Uzun bir süre sonra buldu kendini orda. 
            O kuşun hevesle örttüğü yerdeydi.
            Ayaklarını uzatmış soğuk yere oturuvermişti.
            Umurunda değildi.
            Yine aynı ikilemdeydi.
            O zamandan o zamana hiçbir şey değişmemişti.
            Her şeyi aynıydı.
            Hiçbir hedefine ulaşamamış hiçbir dileği gerçekleşmemişti.
            Bütün ihtimalleri düşünmüş bunu tahmin dahi edememişti.
            Ve o kuşu bekliyordu.
            Yanına gelsin hevesle şarkı söylesin yine ona güzel şeyler fısıldasın istiyordu.
            O kuşu görmek belki yavrularının başını okşamak,
            Ona yemek ve su vermek istiyordu.
            Saatlerce bekledi, günlerce oturdu orda o kuş gelmedi.
            Yalandı.
            O kuşu bulduğu yerde boğazını kesecekti.

Kural·97 statü
            Köylü şehirlinin efendisi değildir 

Kural97· birini hem delicesine nefret edebilirsin ama sarhoş gibi sevdiğin de ortadır 

Kural97· gözyaşlarını eller silmezse dinmez

Tekrar başladık.
            Büyük bir simülasyon oyununa tekrar başladık.
            Yıllardır aynı şey oluyor 
            Ve hiç kimse farkedemiyor.
            Dünya düz, 
            Dünyadan başka bir yerde de hayat yok.
            Adem elma yedi diye bizimde cezalanmamız da akıl kârı değil.
            Adalet var (':
            Hemde hayatının çok iyi olduğunu farkedemeyen insanlar için adelet var. Ki o kişiler sadece gerçek sevgi arayanlardır. 
            Onların kafasına vura vura bunun olmayacağını söylesem keşke
            " Size para için gerçek sevgi veremezler , sadece rol yaparlar"

Bilindik masallar ezberlemiş hikayeler olmuştu.
            Şeytan kendi masalını hikaye yapıp tutturmuştu.
            Aklı su olan yine ve yine şeytana uymuştu.
            Olanlar masuma oldu.
            Herkes acıdı masuma.
            Şeytan bile.
            Ama kimse arada ezilenleri görmedi.
            

Birinin iyi olması için birinin kötü olması lazımdı.
            Onun penceresinde o iyidi , diğerininkinde o.
            İkisi de haklıydı ikiside iyidi.
            Ortadaki kötü bakış açımızdı.
            Ortadaki kötü zamandı,
            Kaderdi.
            Şeytan masum olanımızdı
            Sabırsız , sabırlı olanımızdı,
            Beceriksiz en beceriklimizdi,
            Safımız en akillımızdı,
            Ve en akillimiz en mal olanımızdı.
            Onun penceresinde her şeyin en iyisini en mükemmelini o biliyordu
            Her hareketi mantıkla,
            Akılla,
            Becerikle,
            Ve sabırlıydı.
            Ama öyle değildi, benim penceremden.
            Peceremi kapatmak soğuğu engellemek istemişimdir hep 
            Perdeyi kapatıp güneşi kesmek
            Sıcak güzel yuvamda mutluluk hayal etmişimdir.
            Tek gereken penceremdi, onu kapatmamdı
            

İnsanların hayalleri sınavlara bağlı olmamalı 

Sınav sonuçları açıklandı ve ben diye de bir şey yok artik sanırım.

Ağacından alınmış bir bülbül gibi altın bı kafese koyulmuştum 
            Ve
            Ben hep bu altın kafesi istemiştim
            Sıcaktı, değerliydi, değerliydim , el üstünde tutuluyordum
            Ama uçup kanatlarimı açamıyordum bu kafesin demirleri kanatlarimi açmama izin vermiyordu, tahmin edersiniz ki sadece keyfi yetince belki benim istemediğim zamanlarda dışarı çıkıp uçabiliyordum, sadece onu eğlendirmek için.
            Kanatlarimda rüzgarı hissedemiyor , yırtıcılardan kaçıp kendimi ödüllendirmek için paraya kıymıyordum.
            Ödülüm de istediklerim de elimin altındaydı ve bunun için savaşmama gerek yoktu
            Sanırım böyle giderse tüylerim canlı parlaklığını yitirecek , kimyasallarla yapılmış parlaklığa sahip olacaktım 
            Fit halim mini minicik gösterirken beni , zengin iş adamları gibi büyük bir göbeğe hatta gitmek bilmeyen kilolara sahip olacaktım.
            Beni görmek istediği gibi yapmaya çalışıyordu ama biliyordum o zaman benden etkilenmezdi ki ve hatta bir sürü sağlık sorunum çıkardı ortaya 
            Etkilendiği sesim de  , az öttüğüm için kısılacak eski neşesini kaybedecekti , ötmek istediğim zamanda kafama bir şey fırlatacak başım ağrıyor diyecekti 
            Halbuki ben doğa ortamımda bunu yapıyordum, ve o bunlardan etkilenmişti
            Yoksa bir bülbül yerine karga da alabilirdi sonuçta canlı canlıydı.
            

Yan tarafımda bir Koreli var
            Lüks bir mekandayız
            Et , yağlama, cacıklı hatta iş insanları var
            Otururken yanlış bir şey olduğunu fark ediyorum 
            Ben buranın adamı ya da bu adamın bı şeyi olamaz gibiyim
            Para oyuncak altınlar ebeydi
            İki oyuncu sadece eğlenmek istiyordu
            Ama kar sevmeyen birini buraya getirmek saçma hatta mantıksızdı

Hak etmemişti hele ki Türk bile olmayan biri tarafından bu sözü hak etmemişti 
            O bana güvenmişti ilk defa
            A

Ama sonra kıyamadı. Rol yaptı.
            Son ana kadar hatta. 
            Güldü eğlendi zevk aldı konuştu.
            Kural 97 deki gibi -mış gibi yapıyordu.
            Sadece birkaç saat dayanacak ve sonra bitecekti.
            Ayakları sıkıyor kafasındaki sert nesne ağırlık yapıyordu. Üstündeki emanet kıyafetler büyük gelmiş rengarenk gelmişti gün boyunca.
            Fotoğraf video çekmek istemedi , bu rezilliği daha fazla görmek hissetmek ve burda bulunmak istemiyordu.
            Yapamıyordu anlamaliydi.
            Son seferdeydi sıra, en yukarı çıktılar hızlı belki eğlenceli bir deneyim için.
            İkisi de düştü, biri gözlüğünü kırdı diğerinin iki gözü kör oldu.
            Yolu bilmiyor hatta nerde olduğunu bile önemsemiyordu çünkü
            Arabada başka gözlük vardı , ama önce üstündekilerden kurtulması lazımdı
            Ama önce üstündekileri nereye bırakacaklarinı hatırlamali....
            

Bir yerde haklı olabilirdi ama 
            O ne bu soğuğu görmüş ne de yağan karda yürümüştü,
            Uzaktan davulun sesi tatlı gelir derler o bunları tatlı ve eğlenceli sanıyordu, değildi
            Bilseydi hatta bunun için çalışmaya bile gitmezdi,
            Hatta o paraya gider o istediği bilekliği yaptırırdı.
            Buz gibi demek artık burası için yeterli bir kelime bile değildi burası Allah'ın unuttuğu yerdi , bundandır sanırım yabancıların uğrak yeriydi.
            Bilmediği bir şeyi yapıyordu , yapmaya çalışıyordu.
            Nefret ettiği halde öğrenmeye çalışmıştı ama bence ilk dakikadan hayır diyebilmeliydi.
            Çünkü yapmayı içinden istemediği için defalarca defalarca düşmüştü.
            İlk başta sesini çıkarmalı ayağına basmalıydı çünkü yapamıyordu üstüne soğuk yiyor düşüyor ve morali bozuluyordu.
            İkna etmek zor oldu ama ikna ettiler onu sonra bir defa diyerek. İnat etti gitmedi kaymaya, diğerinin canı sıkılmıştı, sıkılmalıydı da emrivaki bir şekilde buraya getirmek hatta burda zorlama bunları yaptırmaya çalışmak bok gibi hissettiriyordu

Yanımda Koreli vardı
            Hemen yanımda oturuyor karşısındaki adamı dinliyordu. Yanindaki ile Korece konuşuyor ama adama ingilizce yanıt veriyordu.
             hemen yanında üstünde sütyen hatta iç çamaşırı bile yokken oturan biri vardı yanında da başka biri.
            İçinde özgüveni , dilinde tatlı kelimeleri, yoktu anlama kabiliyeti az bir beyni , bulanan midesi vardı.
            Karşıdaki kız bere üstüne bere takmıştı komik gelmiş hatta gülmüştü ama kız ona en azından böyle bir ortamda elimle yemek yemiyorum diyebilirdi, haklıydı.
            Lüks mekandakiler bunu ne kadar gördü belli değildi ama o kız görmüştü.
            Onun dışında bugün çok düşmüştü 
            Soğuk bir yere getirmişti onu buz gibiydi zaten yaşam mücadelesi veriyordu ama burda parayla yapıyordun bunu ;
            Parayı verip ben bu zor koşullarda kendimi süründürerek eğlendirmek istiyorum demekti bu,
            Hatta bomboş zaman kaybı.
            Sadece yarım saatlik bir zevk için 7800 TL para vermek bı de zorlama bir şekilde soğukta kalmak sert rüzgarı yemek kocaman bir şaka olmalıydı.
            Nefret ederdi, ederdim. 

@ 1CevizAgaci  ölüler iyileşmez değil mi? 

@ 1CevizAgaci  istersen yapabilirim. 

@Svly_yrdl93 evet 

@1CevizAgaci  destek olmak için oy attım. Ben texting okumuyorum. Başarılar dilerim 

@1CevizAgaci  evet