Bir varmış bir yokmuş diye başlattı bir kadın masalı. Bir varmış bir yokmuş diye devam ettirdi ikinci kadın anlatılanları. İçerde bir yerde yalnızca beyni oluşan biri söz istedi üçüncü kadın olarak ve sonra devam etti ona söz vermeyen dördüncü kadın anlatılanlar.
Altı, yedi, sekiz ve dokuz dedi birinci kadın buranın sahibi olarak ve sözü verdi dördüncü kadına. Dördüncü kadın tırmandı kelimeleri ta on dokuza kadar. Dokuz dedi, beni ürkütür ve verdi sözü beyni oluşan içerdeki kadına. Sözü aldı içerdeki kadın ve başlattı kimsenin anlatmaya cesaret edemediği o yaşanmışlıklara. Bir yerde durdu ônce burası yirmi beş durağı olmuştu sonra devam etti anlatmaya.
Yirmi altı dedi önce artık kolu çıkarken,
Yirmi yedi dedi sonra bacakları annesinin karnïnı tekmelerken,
Yirmi sekiz dedi midesi tüm yaşanacakları annesinden çeker alırken,
Yirmi dokuz dedi dördüncü kadına nispet yapar gibi gür bir sesle,
Otuz dedi çığlıklar, gözyaşları ve kanlı bir mücadele içinde,
Ben üçleri seven bir efsaneyim, anlatılan masallarda sadece varmış denilen o kısmı severim ve otuz benim en iyi halim.
Otuz sadece yaşayan yanım ve otuz oluşturur Anka diye adımı. Geriye baktığımda otuz ceset görürüm her birinin üzerine bir tüy bırakarak.
Ve masal sona yaklaşırken kazanmaz iyi olan kimse. Çünkü geriye sadece ben ve bıraktığım tüylerim kalır. Altında tek renkten oluşan kızıl bedenlerle.
#eleutheromania