Rica ettiğin üzere bu giriş bölümüyle birlikte birkaç bölüm daha okudum ve birkaç eleştirim olacaktı:
Hikâye aslında güçlü bir sahne üzerine kurulu ama duygu aktarımı zayıf kalıyor. Karakterin korkusu ya da çaresizliği bize söyleniyor, fakat betimlenmediği için okuyucu tam olarak hissedemiyor. Küçük detaylar – mesela seslerin yankısı, odanın havası, annenin yüzündeki titreyen ifade, ya da elindeki kanın nasıl aktığı – metne eklenirse duygu çok daha derinleşir. Şu an ekstra betimlemeler neredeyse yok, bu yüzden sahne biraz yüzeysel duruyor.Cümlelerin uzunluğu ve noktalama eksikliği de akışı zorlaştırıyor; daha kısa ve sade yazsan duygu daha güçlü çıkar. Kürtçe kısımlar ise hikâyenin bütünlüğünü bölüyor. Otantiklik katmak istiyorsan elbette kullanılabilir, ama okuyucu kopmasın diye ya tamamen Türkçe’ye çevirmek ya da italik/dipnotla desteklemek daha iyi olur.Karakterlerde de biraz tek boyutluluk var. Baba sadece öfkeli gösterilmiş, ama öfkesinin arka planı verilmediği için inandırıcılığı azalıyor. Anne ise çok pasif bırakılmış, sadece ağlıyor. Halbuki bu kadar kritik bir durumda annenin daha güçlü veya koruyucu bir tavır göstermesi hikâyeyi daha gerçekçi ve etkili yapardı.Ana karakterlerin de tipik kalıplara oturduğu hissediliyor, özgünlük yok. Eğer onlara biraz daha derinlik katarsan, içsel çatışmalarını, düşüncelerini, çelişkilerini daha güçlü yansıtırsan hem baba-anne hem de kadın-erkek karakterleri okumak daha zevkli hale gelir.Ayrıca “Allahım, şok, inanamıyorum” gibi klişe tekrarlar yerine küçük detaylarla duyguyu göstermen çok daha etkileyici olur. Son olarak kurgu, şu an diğer aşiret/berdel hikâyelerinden çok da ayrışmıyor. Ama sen buna farklı bir bakış açısı ya da yeni bir katman eklersen, gerçekten özgün ve dikkat çekici bir hikâye çıkarabilirsin.