Güneş sarılık olmuş,
turunculuğunu kaybediyor yavaş yavaş.
Ne gelir elden,
kimse destek çıkmadıkça nasıl rengini korur ki zaten?
Yeşillikler almış başını gidiyor,
köyün en hızlısı olan ben dahi yetişemiyorum.
Yetişemediğim tek şey bu değil tabii.
Kahküllerim epey uzadı,
önümü görmek her zamankinden zor şimdi;
ne ergenliğim sislenmiş,
ne de erginliğim berrak.
Sıcak ballı sütüm kadar anımsayabilseydim her şeyi,
şişme havuza hala sığabiliyor olsaydım,
ufacık boyumdan ve de kısacık ömrümden ders alsaydım eğer;
aynı azarları işitmeden uyurdum.
Kimse tıklatmazdı odamın camını,
götürmezdi kimse beni lunaparka;
yokuşlara kafa tutamaz,
hikayemi okuyamazdım ben.
Ne büyümeyi isteyebilirdim,
ne de küçülmeyi.
Sarılamadığım kolların arasına tutsak olmasaydım,
nefesim bile bana ait değilken;
kalp atışlarımı duymasaydım eğer,
hikayemi nasıl yazardım?