2gidis1donusbileti

17 yaşım,,
          	saçlarımı çektirdi, dizlerimi kestirdi; saçlarımı çektirdi, dizlerimi kestirdi..
          	17,,
          	en çok seni sevdim, en çok sana küstüm. çokça yaralısın, fazla melankolik.. ne kadar bensem, bir yanım hâlâ o kadar sen. savaşlar açtığım, bıçaklar çektiğim, en nefret ettiğim ne varsa sen. kucakladığım, sarıp sarmaladığım, bir türlü kıyamadığım tek yanım sen.. 
          	
          	17, ölmen lazım.
          	ve tekrar tekrar dirilmen.
          	17, sevmen lazım,,
          	          ve bu sefer sevilmen.
          	
          	17,
          	beni terk et.
          	ben artık ayaklarımı yerden kesecek sevinçler istiyorum,, dizlerimi kesecek hüzünler değil. 
          	
          	17,
          	bırakma beni.
          	hiçbir ben bu kadar hak etmemişti sevilmeyi.
          	ve hiçbiri senin kadar iyi bilemedi sevmeyi..

2gidis1donusbileti

17 yaşım,,
          saçlarımı çektirdi, dizlerimi kestirdi; saçlarımı çektirdi, dizlerimi kestirdi..
          17,,
          en çok seni sevdim, en çok sana küstüm. çokça yaralısın, fazla melankolik.. ne kadar bensem, bir yanım hâlâ o kadar sen. savaşlar açtığım, bıçaklar çektiğim, en nefret ettiğim ne varsa sen. kucakladığım, sarıp sarmaladığım, bir türlü kıyamadığım tek yanım sen.. 
          
          17, ölmen lazım.
          ve tekrar tekrar dirilmen.
          17, sevmen lazım,,
                    ve bu sefer sevilmen.
          
          17,
          beni terk et.
          ben artık ayaklarımı yerden kesecek sevinçler istiyorum,, dizlerimi kesecek hüzünler değil. 
          
          17,
          bırakma beni.
          hiçbir ben bu kadar hak etmemişti sevilmeyi.
          ve hiçbiri senin kadar iyi bilemedi sevmeyi..

2gidis1donusbileti

ben bu içimin yankısı, ben bu içimin koruyla
          bu narı daha fazla taşıyamam.
          düşecek ellerimden, dağılıp dökülecek odaları,dayanamam.
          benden sana mevsimlerden anne, 
          uykularımdan tüller,
          ömrümden ağrılar sızmıştır.
          bu aşk bende bir imkânsızlık tasarımı gibi kaldı,
          kaldıramam.
          adı şubat olan bu şiirde kalbim
          uzun bir nehir gibi ağrıyor. inat yumağım çözüldü.
          sol omzundan siyah atımı, sana düştüğüm o eski şubattan
          çukurumu alıyorum.
          benden kalan boşluğa kırmızı bir araf düşüncesini koy.
          nasıl hatırlanırsa bir yaprakta bir orman
          bu kez o olsun beni sana hatırlatan.
          bir gün olur senin de düşerse elinden nar
          aşk bir gün seni de alır bir yerden bir yere koyar
          ne zaman ki kaplar gönül mülkünü kar
          çağır o zaman, anlatırım sana,
          bir ömürden nasıl döne döne geçer turnalar.
          sanma ki inadımda sarı bir safra
          dilimde uçuşan rüzgârlı bir sayfa
          sözlerimde silinmiş şifre vardır.
          sökmedin beni çölden, yolum araftır..
          
          -birhan keskin.

2gidis1donusbileti

yaktığın, yıktığın her şeyi toparladım. bu harabenin ortasında yeni bir ben yaratmaya başladım (tıpkı kendime söz verdiğim gibi). kendi elimden tutup kendimi ayağa kaldırdım. arkamı döndüm, hatta birkaç adım ilerlemeyi bile başardım.
          ama şimdi neden…
          
          neden girdiğin bir rüyayla her şey kolayca mahvoluyor, neden? inşaa ettiğim her şeyi yıkmak, herkesi kırmak ve sana kızmak istiyorum. neden bunlardan sonuncusu hariç hepsi gerçekleşiyor? 
          neden ben en ufak sızıda, vurulduğum yere geri koşuyorum…
           
          270122’

izabel_-

İnsan en fazla kaçtığı şeyden hiç kurtulamıyor. Kaçtığın senden önde koşuyor hatta. Oluruna bıraktığın an, kazanıyorsun…
Reply

2gidis1donusbileti

dışımda çiçekler açarken içim günden güne çürüyor. 
          ve kokusunu bir tek ben alıyorum.
          bununla yaşayamıyorum.. kusmak istiyorum. içim dışıma çıkana, kendi içimde boğulana kadar kusmak.
          tüm bu kargaşanın ortasında bir ben var. almış eline kızgın bir demir çubuk, kalbimi dağlıyor. yaktıkça yanıyor, yandıkça yakıyor; engel olamıyorum.
          kürsüye rastgele çıkıyor artık içimdeki benler, bir anım bir anımı tutmuyor. ne düşündüğümü, ne istediğimi, ne yaptığımı bilmiyorum. ama biri var, hiç susmayan. tek bir cümle: artık ne fark eder? 
          biri diyor “halledeceğim, yarınlar güzel.” “artık ne fark eder?”
          diğeri “yapamam, yokuş aşağı yuvarlanıyor her şey.” “artık ne fark eder?”
          “bir nefes.. derin bir nefes alırsam belki, durursam, bulurum ne istediğimi..” ama “artık ne fark eder?”
          
          
          hep iyi gelmiştir şu kafamdakileri satırlara kusma işi. ama yapamıyorum. yeterli değil, ifade edemiyorum kendimi. bir şeyler çürüyor, çekip çıkaramıyorum içlerinden uygun cümleleri. yaramadı işe bu sefer. anlatamadım.
          
          yine o ses,, artık ne fark eder?
          
          [08.01.22]