Sonra dinlemediler, onlara kızdın, yalnız kaldın. Durmadın. En yakınını, en uzağını, en tehlikeli bulduğunu seçtin. Umutlandın, umutsuzluğa kapıldın. “Beni yalnız bırakır mısınız” da dedin, “Müsaitseniz arayabilir miyim” de. Geçti sandın, geçmedi. Ağlamadığını sandın ama gözlerin doldu. Özlemediğini sandın ama içinde acıyan bir şeyler vardı. Anlamlandıramadın. Anlamlandırdın ama konduramadın. Kondurdun ama yakıştıramadın kendine. “Unuttum” dedin, yalanladın. “Unuttum” deyince hatırladın. Hatırladıkça kanattın kendini. Anılara sığındın. Milyonlarca kez hatırladın. Çok ağladın. Anıları sevdin, anıları kokladın, onları öptün. Kokuları unuttun, sesleri unuttun, fotoğraflardan yoruldun. Çok dinledin, dinlediklerine ağladın, ağladıklarına kızdın. Kızınca bağırdın. Bağırırken sesini beğenmediğinden midir nedir, konuşmak istemedin sonra. Baktın, umutlandın. Öğrendin, gördün, kaçırdın, kaçındın. Tekrar kanmadın, tekrardan kanamadın.