Senden uzaktayım şimdi. Seni uzakta da olsa hissetmek inanılmaz mutlu ediyor beni. Sen gidince aklım da peşinden yitip gidiyor. Biriyle mi konuşuyorsun, ona bir şey mi söylüyorsun, onla mı gülüyorsun? İçim yanıyor. Ama senden sonra gördüğüm o insan birden senden biri oluyor. Senin baktığın her yer güzel artık, senin konuştuğun her insan özel. Akşam ne yaparsın? Yemeğe oturduğun zaman yanında kimler var? Hangi yemeği seversin, neyi sevmezsin? Hangi kitapları seversin? Ne tür filmlerden hoşlanırsın? Televizyon izler misin? Gece dışarı çıkar mısın? Arkadaşlarınla en çok neye gülersin? En çok kim kızdırır seni.. Hangi futbol takımını tutarsın? Bilmeliyim. Senin hakkındaki bütün ayrıntıları öğrenmeliyim. Çünkü ben de senin yaptıklarını yapacağım. Ben de o dizileri izleyeceğim. Ben de o yemekleri seveceğim ya da nefret edeceğim. Bilmeliyim. Baştan kuruyorum dünyamı. Seninle yaşamaya başlıyorum. Sen istemesen de hatta bilmesen de.
Onca kalabalığın içinde, karmaşık yaşamın ortasında eğer sen varsan, daha seni görmeden bir kuş gibi çırpınmaya başlıyor yüreğim. Bir ışık çarpıyor yüzüme bir sıcaklık yürüyor göğsümde. Anlıyorum ki sen varsın. Sen ordasın. Sen gelmişsin. Bakmadan başımı çevirip seni görmeden varlığının farkındayım. Aşk varlığın değil yokluğun esiridir. Görmediğim her saniye bana saat, her dakika 1 gün, her saat ay gibi geliyor. Sabah olması için yatıyorum isminle bitiyor günüm. İsminle başlıyor. İsminin anlamı gibi oluyor yüzüm. Yüzümde iki küçük çukur oluşması mutlu ediyor beni. Bazen konuşuyorum onlarla daha da derinleşiyor gamzelerim. Daha da mutlu hissettiriyor