Sonunda bir ağaç, bir rüzgar, bir yağmur olacağımı bile bile buradayım. Tırnaklarımın arasında istiridyeler... Bu sonsuz yerde tek başımayım. Benim, herkesten gizli ay ışığı bekleyen. Benim, anemonlarda saklanan. Sonunda bir ölüm olacağımı bilerek buradayım. Nefes alıyorum, hangisinin son olduğunu bilmeden. Bu okyanusun arka sokaklarındaki her kaldırımda ayak izim var benim. Melodilerle yaşıyor ezgilerle doyuyorum. Doğudan, batıdan, siyahtan, beyazdan ... tok karna uyuyacak kadar bencil, içimdeki çocuğu öldüremeyecek kadar merhametliyim. Hatta mesele çocuksa içimde olmasına gerek yok. Nerede görsem bir çocuğun gözlerini o vakit tüm ışıklar yanar, tüm umutlar yukarı yükselir, toplar, tüfekler durur içimde. Severim yağmurları da köpekleri de ... yağmur sonrası toprağı koklarken ciğerim nasıl çiçek açarsa; bir hayvana sarılınca aynı toprak ıslanır içimde. İsterim ki tüm bayraklar beyaz olsun. İsterim ki gülsün tanrı da dans etsin bizimle aynı ateşin etrafında, bu ne kibir. İsterim ki anneden başlasın kadını düşünmek. İsterim ki bütün çocuklara yalnızca balonlar dokunsun. Ağaçlardan salkım salkım kitaplar isterim. Silahlardan körpe fidanlar düşsün. Sevmeyi de bilirim. Yavrulardan başlarsan sevmeye karşılık aramazsın. İsterim ki dursun yıkımlar ama susmasın enstrüman sesleri. Bazen yaşamayı bu denli severim.
Sonunda ölüm olacağımı bilerek buradayım.
Nefes alıyorum
Merhaba ben denizatı...
Daha mavi bir okyanus istiyoum...