AriadneBee

Wattpadi açın artık amk

AriadneBee

Selamlar sayın yıldız okurlarım;
          Hikayeleri takip eden varsa diye belirtmek istedim. Hiçbir hikayeyi silmiyor, kaldırmıyorum lakin bundan sonra yeni bölüm atmayacağım. Yani esasen gidiyorum ama hikayeleri silmeden gidiyorum. Hikayeleri yarım bırakmadan tamamlayıp gidecektim ama bundan da vazgeçtim. Kitaplar olduğu gibi kalacaklar ama güncellenmeyecekler, güzel günler dilerim muah hoşçakalın ve kendinize iyi bakın...

climmatte

Daisy glitter yb butonuyum+

climmatte

@ climmatte  napim (utanan maymun emojisi)
Trả lời

climmatte

Bir senedir fingers yb gelmiyor evet bu espriyi yapmak zorundayım hasretten yandı gönlüm çünkü zira FINGERSSIZLIK NE DEMEK ANLATABILEMIYORUM HAKIM BEY 

AriadneBee

@ climmatte  Şuan Fingers yazmaya oturdum,her şey balımkoo icin
Trả lời

AriadneBee

@ climmatte  Ya jfjfjfjdjd balım benim gelecek inşallah yb ona sırayla yazmaya çalışıyorum ama ona öncelik vereceğim tamam
Trả lời

AriadneBee

Zavallı gülümsemem sana ulaşma çabasında, Hıçkıran şarkım ise yitip gitmekte karanlıkta. Artık yolumun sonuna varmak, tek istediğim. Bırak gireyim senin tapınağına.
          Bir zamanlar ki gibi, çılgınca ve dindarca
          Ve sessiz bir duayla önünde eğileyim.
          
          Geceyarısının derinliğinde, sen
          Ölü bir sahilin suskun denizin yanında,
          Ölü bir sahil: Bir daha asla!
          Gece yarısının derinliğinde, sen
          Gece yarısının derinliğinde, sen
          Gökkubbesin, bir zamanlar yıldızının parladığı, Bir Gökkubbe, artık hiç bir
          Tanrı'nın çiçek açmadığı.
          Gece yarısının derinliğinde, sen
          Gece yarısının derinliğinde, sen
          Döllenmeden kalansın sıcak bir rahimde,
          Ve hiç can bulamamış, öylece!
          Gece yarısının derinliğinde, sen"
          
          

AriadneBee

Bu huzur - ey derin huzur!
          Yok artık dini bütün çan sesleri,
          Sen, ey acıların tatlı anası, sen - 
          Barışın, sanki ölümün enginliği.
          Sar o serin ve sevecen ellerinle,
          Sar bütün yaraları - 
          Böylece içten kanasınlar yalnızca -
          Sen, ey acıların tatlı anası! 
          
          Bırak, suskunluğum senin şarkın olsun!
          Ne ifade edebilir ki fısıldayışları sana,
          Hayatın bahçesinden ayrılmış bir yoksulun? Bırak, hiç adın olmasın iç dünyamda - 
          Ruhumda oluşmuş, ama düşlerden yoksun, Artık sesi kalmamış bir çan gibi,
          Tatlı gelini acılarımın,
          Ve uykularımın sarhoş gelinciği. 
          
          Toprakta ölüşlerini duydum çiçeklerin,
          Ve havuzların sarhoş yakınmalarını,
          Bir de çanların söylediği bir şarkıyı,
          Gece, ve fısıldayan bir soru;
          Ve bir yürek - yaralanmış ölesiye,
          Yoksul günlerinin ötesinde. 
          
          Suskundu karanlık, beni söndürdüğünde,
          Gün ortasında ölü bir gölgeydim -
          O zaman çıkıp mutlulukların evinden
          Yürüdüm gecenin derinliklerine.
          Şimdi bir gölge oturmakta yüreğimde,
          Bir gölge, hissetmeyen günün çoraklığını - 
          Ve dikenler gibi sana doğrulup gülümseyen, Senden, yalnız senden yana, ey gece! 
          
          Ey gece, acılarımın önündeki dilsiz kapı,
          Gör artık bu karanlık yara izinin kanadığını
          Ve kabından taşmak üzere olduğunu çektiklerimin!
          Ey gece, ben hazırım artık!
          Ey gece, unutmuşluğun bahçesi, darmaduman, Yoksulluğumun dünyaya kapalı ihtişamında, Salkımlarla, dikenli çelenkler de solmakta,
          Gel, ey en yüce zaman!
          
          Bir zamanlar gülmüştü içimdeki şeytan.
          Ben, bir ışıktım parıltılı bahçelerde,
          Oyunlarla dansların eşliğinde,
          Bir de aşkın şarabı, başımı uyuşturan.
          Bir zamanlar ağlamıştı içimdeki şeytan.
          Ben, bir ışıktım sancılı bahçelerde,
          Kadere boyun eğişin eşliğinde,
          Parıltısıyla, yoksulluğun evini nura boğan. Şimdi ağlamadığına ve gülmediğine göre o şeytan,
          Yitip gitmiş bir gölgeyim bahçelerde
          Ve ölüm karası eşliğinde,
          Boş gece yarısının sessizliğiyle dolaşan.
          

AriadneBee

Sizinle çok sevdiğim bir şiiri paylaşmama izin verin. Georg Trakl'ın Gece'ye Şarkı'sında ruhumun sesi var.
          "Bir nefesin gölgesinden doğma bizler
          Dolanıp durmaktayız terk edilmişliklerde
          Bizler, yani sonrasızlıkta yitirilenler,
          Kurbanlarız, adandıklarımızı bilmezcesine. Dilenciyiz sanki, yok benim diyebileceğimiz, Kapalı kapılar önünde birikmiş delileriz.
          Körler gibi kulak kabartmışız, içinde Fısıltılarımızın yitip gittiği sessizliğe.
          Hedefi olmayan yolcularız bizler,
          Bulutlarız, rüzgârlarda dağılan,
          Ya da ölümün soluğunda üşüyen çiçekler, Yerimizden kopartılmayı beklemekteyiz.
          
          Varsın, son acılar da somutlaşsın bende, Savunmuyorum kendimi, ey karanlık güçler. 
          En büyük sessizliğin yolu sizlerden geçer,
          O yoldan yürürüz en serin gecelere. Soluğunuzla daha sesli alevlere boğmaktasınız beni,
          Sabır! Yıldızlar kora dönüşürken, düşler kaymakta
          Bize adlarını söylemekten kaçınan diyarlara, Oralara ancak feda edersek girebiliriz düşlerimizi.
          
          Sen ey kapkara yürek, ey karanlık gece,
          Kimdir yansıtan, en kutsal zeminlerinizi, 
          Ve kötücülüğünüzün son vadilerini? 
          Acılarımız karşısında donup kalmış maske - Acılarımız ve hazlarımız karşısında 
          Taştan bir gülümseme boş maskenin dudaklarında
          Bir kaya, bütün ölümlülerin çarpınca kırıldığı, Üstelik varlığı bize bile kapalı.
          Ve sonra dikildiğinde karşımıza bir yabancı düşman, 
          Alaylarıyla aşağılayarak ölesiye didinmemizi,
          O zaman daha bir hüzünlü olur şarkılarımız ezgileri
          İçimizde ağlayan ise kalır anlaşılamadan. 
          
          Sensin, sarhoşluğu geçiren Şarap,
          Ben, şimdi güzel danslarla kanamaktayım
          Ve taçlandırmak zorundayım acımı çiçeklerle! Bağrındaki en derin anlamın istediği buysa, ey gece!
          Kucağındaki bir arpın telleriyim sanki,
          Ve son acılarım uğruna şimdi
          Senin karanlık şarkın boğuşmakta yüreğimde, Beni ölümsüz kılıp, bir şişe çevirmekte.