Atica_

47. Bölümden alıntı. ❤️
          	
          	"Elleme," diye bağırarak elimin tersi ile tüm masayı dağıttım. "Çıkın odadan." İkisi de aynı yerinde durunca elime geçen ilk bibloyu karşı duvara atarak "Size çıkın dedim," diyerek tekrar bağırdım. Ellerim saçlarımı yolmak ister gibi bulunca "Çıkın dedim," diye tekrar üst üste sayısız kez bağırdım. 
          	
          	İstemiyorum. Hiçbirini görmekte, tüm suçun üzerime yüklenmesini de istemiyorum. Tek acıyı onlar çeker gibi benim üzerime gelsinler istemiyorum.
          	
          	"İz," dedi Ulaş yutkunarak. Aklı yeni yerine gelmiş gibiydi. Biraz önce bana ateş saçan gözleri yoktu. Canımı yakmak için çıkan sözleri ve bakışları yoktu. Beni yaralamak isteyen Ulaş'ı gömmüştü. İlk sinirden yüzünü sıvazlarken, şimdi sakin olmak için yapıyordu. 
          	
          	

Atica_

@ Atica_  Yere doğru düştüm. İkisi üzerime gelmeye çalıştı. Ellerimi iki yana kaldırıp durdurdum. "Sikik adamın tekisin Ulaş. Senin gözünün önünde sayısız kez kriz geçirdim. Ateş diye ağladım. Ateş diyerek serumlar yedim. Ateş diyerek kapılarda uyudum. Ateş diyerek acı içinde kıvrandım durdum. Sen beni taşıdın Ulaş. Sen beni taşıdın ve soğukta hipotermi geçirmekten kurtardın." Ellerimi başımın iki yanına koyarak bir kaç kez üst üste vurdum. "Gördün Ulaş, her şeye şahit oldun. Ona rağmen bana bencil dedin ya inanırım bencil olduğuma. Acılarımı görenler ilk darbeyi vuranlar olunca canım daha çok yandı." Elim ile kapıyı gösterdim. "Şimdi ikiniz de siktirin gidin. Sakın ben çağırmadan da buraya gelmeyin. Hepiniz savunduğunuz kişinin yanına gidin." 
          	  
          	  Ulaş'ın konuşacağını anladığım zaman "Çık dedim Ulaş." diye çığırdım. "Hiçbir şeyi hak etmeyen bu kadını hak ettikleri ile baş başa bırak. Hak ettiklerimi ver bana." 
          	  
          	  Yine üzerime gelmek için hareket etti. "Siktirip gidiyor musun yoksa, 40. katta olan bu camdan aşşağı mı atlamamı mı istiyorsun? Karar senin. Ya iki saniye içinde bu odayı terk et, yoksa ben buradan aşşağı atlayacağım." Meydan okurcasına bakan bakışlarım ile "İki," dedim. Bir demeden arkasını dönüp kapıya doğru gitti.
          	  
          	  (...)
          	  
          	  Devamı bölümde. Bölümde görüşmek üzere ❤️❤️
Reply

Atica_

47. Bölümden alıntı. ❤️
          
          "Elleme," diye bağırarak elimin tersi ile tüm masayı dağıttım. "Çıkın odadan." İkisi de aynı yerinde durunca elime geçen ilk bibloyu karşı duvara atarak "Size çıkın dedim," diyerek tekrar bağırdım. Ellerim saçlarımı yolmak ister gibi bulunca "Çıkın dedim," diye tekrar üst üste sayısız kez bağırdım. 
          
          İstemiyorum. Hiçbirini görmekte, tüm suçun üzerime yüklenmesini de istemiyorum. Tek acıyı onlar çeker gibi benim üzerime gelsinler istemiyorum.
          
          "İz," dedi Ulaş yutkunarak. Aklı yeni yerine gelmiş gibiydi. Biraz önce bana ateş saçan gözleri yoktu. Canımı yakmak için çıkan sözleri ve bakışları yoktu. Beni yaralamak isteyen Ulaş'ı gömmüştü. İlk sinirden yüzünü sıvazlarken, şimdi sakin olmak için yapıyordu. 
          
          

Atica_

@ Atica_  Yere doğru düştüm. İkisi üzerime gelmeye çalıştı. Ellerimi iki yana kaldırıp durdurdum. "Sikik adamın tekisin Ulaş. Senin gözünün önünde sayısız kez kriz geçirdim. Ateş diye ağladım. Ateş diyerek serumlar yedim. Ateş diyerek kapılarda uyudum. Ateş diyerek acı içinde kıvrandım durdum. Sen beni taşıdın Ulaş. Sen beni taşıdın ve soğukta hipotermi geçirmekten kurtardın." Ellerimi başımın iki yanına koyarak bir kaç kez üst üste vurdum. "Gördün Ulaş, her şeye şahit oldun. Ona rağmen bana bencil dedin ya inanırım bencil olduğuma. Acılarımı görenler ilk darbeyi vuranlar olunca canım daha çok yandı." Elim ile kapıyı gösterdim. "Şimdi ikiniz de siktirin gidin. Sakın ben çağırmadan da buraya gelmeyin. Hepiniz savunduğunuz kişinin yanına gidin." 
            
            Ulaş'ın konuşacağını anladığım zaman "Çık dedim Ulaş." diye çığırdım. "Hiçbir şeyi hak etmeyen bu kadını hak ettikleri ile baş başa bırak. Hak ettiklerimi ver bana." 
            
            Yine üzerime gelmek için hareket etti. "Siktirip gidiyor musun yoksa, 40. katta olan bu camdan aşşağı mı atlamamı mı istiyorsun? Karar senin. Ya iki saniye içinde bu odayı terk et, yoksa ben buradan aşşağı atlayacağım." Meydan okurcasına bakan bakışlarım ile "İki," dedim. Bir demeden arkasını dönüp kapıya doğru gitti.
            
            (...)
            
            Devamı bölümde. Bölümde görüşmek üzere ❤️❤️
Reply

Atica_

46. Bölümden Alıntı. ❤️
          
          "Üşüyeceksin, üzerine hırka al." 
          
          "Bir şey olmaz yenge." 
          
          Tek kaşımı kaldırdığım gibi eve geri girdi. Kaldığı oda ilk katta olduğu için aşağı gelmesi kolay olmuştu. Üzerine hırka alarak yanıma geri geldi. 
          
          "Ne bu?" diyerek Ulaş çıktı kapıdan. "Biriniz menopoza, biriniz antrapoza mı giriyor? Çıplak çıkmamak için kavga ediyorsunuz." 
          
          Bize laf eden Ulaş'ın altında şort vardı. 
          
          "Bana bakma ben koşuya çıkmayacağım. Allah yolu için kalktım." 
          
          Başımı doğan güneşe bakmak için kaldırdım. "Güneş doğmuş." Bakışlarımı Ulaş'a çevirdim. "Gözlerin hâlâ çapaklı. Hâlâ kılmamışsın galiba?" 
          
          "Rüyamda namaz kılışımın kurtuluş olacağını gördüm. Hem Allah yolunun saati olur mu? Belki ben kuşluk kılacağım." 
          
          "Bu konuda bilgili oluşun beni şaşırtıyor Ulaş." 
          
          "Benim sayısız gizli hünerim var." 
          
          İnanmazca bakarak arkamı döndüm. Sigarayı duvarda söndürüp Ali'nin arkamdan alacağını bilerek duvarın üzerine bıraktım.  "Hadi Ali." Koşmaya başladığım zaman arkamdan bağırdı. "Daha nice hünerlerimi sergileyeceğim zaman gelecek. Beklemede kal." 
          
          "Her daim beklemedeyim Ulaş." 
          
          Büyük bahçeden ana yola çıkınca adımlarım daha da hızlandı. İçimdeki acıyı atmak istiyordum. 
          
          Saniye ve adımlarım aynı orantılıydı. Belki de akan saniyelerden daha hızlıydım. 
          
          Ali hiç yorulmadan, sesini çıkarmadan beni takip ediyordu. 
          
           

Atica_

@ Atica_  Adımlarımı ormanının içine çevirdim. İlerleyen dakikalarda önümde koşan Ahi'yi yakalamıştım. 
            
            "Günaydın başkan," diyerek elini yumruk yaparak uzattı. 
            
            "Günaydın." Elimi yumruk yaparak karşılık verdim. 
            
            "Kaçta görüşme." 
            
            "1'de."
            
            O da biliyordu ki Ateş beni görüşmeye kabul etmeyecekti. Ateş ya hasta olacaktı, ya da biri ile kavga etmiş olarak beni tekrar omuzlarım çökük şekilde oradan eli boş çıkartacaktı.
            
            Ama umut besliyordum. Bir yıldır olduğu gibi umut besliyordum. 
            
            Görüşmeye gözüm gibi baktığım hırkayı ve füları takarak gidecektim. 
            
            Belki biraz olsun umut olurdu bana. Ateş'in, bir yıl boyunca kabulsüzlüğüne kabul olurdu. 
            
            "Kimle birlikte gideceksin?"
            
            "Sadece Ali ve ben."
            
            
            Yeni bölümde görüşmek üzere. Kocaman kalp ❤️✨
Reply

Atica_

45. Bölümden alıntı ❤️
          
          Ahi, ayaklanarak tüm dosyaları topladı. En üste kalan dosyanın arka sayfasını açarak "Madde 8," dedi. 
          
          Hepsi irice gözlerini açıp ne geleceğini beklemeye başladı.
          
          Ahi hiçbirini umursamdan söze tekrar başladı. "Her ay şirketlerinin hesaplarından ve kendi şahsi banka hesaplarından tüm hayır kurumlarına belirlenen miktar bağış yapılacaktır."
          
          "Bizi bunu sunmadiniz." Hepsinden aynı söz, aynı name ile dökülmüştü. Sandalyeler yere düşmüştü. İşte beklediğim kaos, kavga buydu. 
          
          Hepsinin kazanmada helal olan parası ile yapılacaktı yardımlar.
          
          Yardım etmeye o kadar uzaklardı ki verdikleri tepkiden anlaşıyordu. 
          
          Mal varlıklarına el koymamızı kabul etmişlerdi ama yardıma gelince bize bunu sunmadınız oluyordu. 
          
          Ahi dosyalar ile yerine oturdu. Dosyaları masanın üzerine koydu. Hepsinin bakışı dosyalara döndü. Bir anda hepsi dosyaya hareket edince belimde Ahi'nin verdiği silahı sertçe çıkartıp masaya koydum. 
          
          "Konu neydi beyler?" 
          
          Ahi dosyalara karışmada oturduğu sandalyeye geri doğru yaslandı. Ama kimsenin götü dosyayı almaya yetmedi. 
          
          "Anladım." Ayaklandım. "Bize müsade." 
          
          
          Bölümde görüşmek üzere... ❤️

Atica_

44. Bölümden Alıntı. ❤️
          
          
          Çekim için nereye gideceğimizi bilmediğimden dolayı üzerime giyebilmek için ceket aldım. Gümüş topuklu ayakkabılarımı da giyince hazırdım. Telefonumu cebime atıp, ceketi koluma koyarak odadan çıktım. Kuyruğunu uzun diktiğimin farkına şu an daha çok varıyordum. Arkamda sürüklenen kuyruğu bedenimi yana doğru atıp, arkaya attım. Kapıyı çekip üzerimde yoğunlaşan bakışlara bakmadan kapıya yöneldim. Biriyle dahi göz göze gelmek istemiyordum. Bakışlar beni utandırıyordu. 
          
          Evrim teyzem yanıma gelip "Yakışmadı," dedi ki kınarcasına. "O kadar da en seksi olanı almıştım." Gözlerini devirerek yüzüme tip tip baktı 
          
          "Teyze!"
          
          "Ne teyze, ne? Azıcık hoş görün çocuğa." 
          
          "O beni her halimle hoş buluyor." 
          
          "Hım." diyerek güldü ve hülyalı hali ile yanımdan ayrıldı. İmasına takılmadım. 
          
          Kapının önüne gelince kapıyı açıp dışarıda beni bekleyen tayfaya baktım. 
          
          "Gelin Hanım bir saattir sizi bekliyoruz. Zatürre olacağım senin yüzünden." 
          
          Ulaş yine her zamanki gibiydi.
          
          Bakışlarımı Ulaş'tan çekip Ateş'e çevirdim. Gözleri donuklaşmış, bakışları vücudumda yoğunlaşmıştı. 
          
          Yanına doğru yaklaşıp, önünde durdum. Bakışları gözlerime dönünce iki kez kırpıştırdı. "Ateş." Sesim içime kaçmıştı. 
          
          "En sevdiğim an. Niye çekirdek almadın lan Ahi? Ben çikolata yiyemiyorum. Biliyorsun." 
          
          "Herkes kendi yiyeceğini alabilir Ulaş'cığım." 
          
          "Peki Ahi'ciğim." Onlara dönünce Ulaş'ın iğrenerek baktığını gördüm. "Sadece kendini düşün sen." 
          
          "Daha geçen istedin diye iki saat yol gidip, sana özel mısır almadım mı lan?"
          
          Ulaş konuşacağı zaman Burçe araya girdi. "Yeter." Bakışları bizi gösteriyordu. 
          
          Tekrar Ateş'e geri döndüm. O hâlâ bana bakıyordu. 
          
          

Atica_

@Atica_ "Gelini öpebilirsiniz." diyerek ıslık çaldı Ulaş bu kez de. 
            
            "Ha?" dedi dayım yüksek sesle. "Öpmek falan yok!" 
            
            "Dayıcığım biraz relax ol ya. Kasma bu kadar." 
            
            "Ulaş, oğlum istersen Burçe'yi nüfusuma alıp sana bir gün bile göstemeyeyim. Nasıl olur?" 
            
            Ulaş önüne dönüp bize eli ile devam edin der gibi hareket yaptı. Burçe'yi kollarına alıp, saçını koklayıp öptü. "Çam gözlüm." 
            
            "Ateş," dedim tekrardan. 
            
            "Kalbim çok mu hızlı atıyor, yoksa hiç mi atmıyor anlamadım." Sesi varla yok arası çıkmıştı.
            
            "Atmasa hayatta olmazdın galiba." Sesimi aynı tonda tuttum. "Galiba öyleydi." Heyecandan şu an ne dediğimi bilmiyordum. 
            
            "Kalbimin hızı ile ne alıp veremediğin var?" 
            
            Haftaya bir aksilik çıkmazsa bölümde görüşmek üzere. ❤️✨
Reply

Atica_

43. Bölümden alıntı. ❤️
          
          Ulaş tip tip Ateş'e bakmaya başlayınca merakla "Ne oldu Ulaş?" dedim. Ateş Ulaş'a takılmamıştı.
          
          "Ateş bu kadar yakışıklıydı da bizim mi haberimiz yoktu." Dikkatle yüzüne baktı. "Var bir şeyler, ama çözemedim." 
          
          "Birazcık fondöten sürülmüş," diyerek dudak yanlarını işaret etti Burçe. "Başka bir şey göremedim."
          
          Ulaş muzipçe bakıp "Kardeşim senin acil makyaj yapman gerekiyor," dedi.
          
          "Dudağındaki ruju sil öyle konuşalım." Ateş'in konuşması ile Burçe ayaklarını yere vurarak arkasını dönüp hızla asansörün açılan kapısından çıktı. Ve topuk seslerinden anladığım kadarıyla kapıya doğru ilerledi.
          
          "Çam gözlüm," diyerek Burçe'nin arasından baktı Ulaş. "Kardeşim söyleme şöyle şeyler, utanıyor." Ulaş da, Burçe gibi gitti. 
          
          Ateş onları umursamadan asansörden çıkıp "Ahi," diye bağırdı. 
          
          Ahi mutfaktan elinde çikolata sürüsü ile çıktı. Ceplerine doldurmaya çalışıyordu. 
          
          Ateş'in, "Z, nerede?" sorusu ile Ahi işini bir süreliğine köşeye bırakıp "Onlar Sayina ile çıktılar." dedi. "Kapıda fingirdeşiyorlar muhtemlen."
          
          Ateş başını sallayarak "Çıkalım o zaman," dedi. 
          
          Ahi çikolataları ceplerine doldurma işini bitirerek "Gidelim," dedi. "Önce kalbimin sahibinin gelmesi gerekiyor ama." 
          
          Sözleri ile ben gülerken Ateş dikkatle Ahi'ye bakıyordu. Topuklu sesinin merdivenden gelmesi ile Ahi'nin bakışları dikkatle merdivenlere döndü. Sema ile birlikte gülerek aşşağı inen ablama hayranlıkla bakıyordu. 
          
          

Atica_

@Atica_ İkisi de çok güzeldi. Fazla güzeldi. Sıra dışı güzeldi. 
            
            Ahi aşşağı inen iki kadın için kollarını açtı. Sema gülerek Ahi'nin koluna girerken ablam çekinerek bir kaç saniye bekleyip, Ahi'nin ışıldayan gözlerine bakarak girdi.
            
            "Harika olmuşsunuz," diyerek ikisine tekrar tekrar baktı. Gözlerini üzerlerinden alamıyordu. Özellikle ablamdan.
            
            Sema neşe ile "Teşekkür ederim abi," diye şakırken ablam çekingenlikle "Teşekkürler," dedi. "Sende çok şık olmuşsun." 
            
            "Sen gökteki tek ay iken ben yanında sayısız tane olan yıldızım." Ahi'nin sözleri ile Ateş'in kolları altına girip onları tam olarak izlemeye başladım.
            
            Ablam dehşetle açtığı mavi gözlerini sakinleşmek için kırpıştırdı. Ama sonuç alamamış gibi gözlerini tekrar açtığı zaman gözleri yine irice açılmış şekildeydi. 
            
            Ahi ablamın halini anlayarak yüzündeki çapkın tebessümü ile aşık bakışlarını ablama göndererek yürümeye başladı. 
            
            Ablamın başı yerde olsada bakışları Ahi'deydi.
            
            "Ahi," diye bağırdım önündeki sehbaya çarpacağı zaman. "Önüne bak." 
            
            Ahi son dakika durarak kızları da onunla birlikte durdurmuştu. Yönünü değiştirip tekrar bakışlarını ablama çevirdi. 
            
            
             Bölümde görüşmek üzere. ❤️
Reply

Atica_

42. Bölümden alıntı. ❤️
          
          
          Elini belime atıp beni kendine çekti. Umursamadan kollarımı önümde bağladım. "Senin için aldığım arabayı tak diye bulup binmen ben fazlasıyla etkiledi Atiça'm." 
          
          "Bana mı aldın?" diyerek hızla Ateş'e döndüm.
          
          Başını salladı.
          
          "Buna gerek yoktu. Neden zahmet ettin? Bir de Ali en değerli o dedi."
          
          "Benim en değerlime, en değerli araba yakışırdı. Hem senin için bir tane araba almışım çok mu?" 
          
          "Ateş garajda sayısız araba var."
          
          "Bir sen bir de arabalardan vazgeçmem." 
          
          "Arabayı hurdaya çevirmeyi düşünüyordum." 
          
          "Saçmalıyorsun." dedi hiddetle.
          
          "Sakin ol, vazgeçtim. Senin kıymetline zarar vermem. Sen ne kadar beni bugün ortada bıraksanda."
          
          "İçinde kendine zarar verme olasılığın olduğu hiçbir şeyde sakin olamam. O araba aldığım günden beri her türlü güçlendirmeyi yaptırdım. Sen bir konuda varsan diğer her şey benim için silinir. En önemli kıymetlim sensin. Onlar ise sıradan bağımlılık." Yüzünü sıvazladı. "Çocukken araba koleksiyonum olsun isterdim. Olmadı. Büyüdüğüm zaman oyuncakları ile değil gerçekleri ile kendimi avuttum." 
          
          Çocukluğundan her bahsettiği zaman o gün orada o kadını dövmediğim için kendime sövüyordum. 
          
          

Atica_

@Atica_ haftaya bölümde görüşmek üzere ❤️✨
Reply

Atica_

@Atica_ Ne kadar ona kızgın olsamda Ateş'in bir işler peşinde olduğunu anlayarak boş verdim. Tabii ki intikamı alacaktım. Bugünü beni öylece bırakmanın sonucunu görecekti, ama şimdi değildi.
            
            "Bence koleksiyona başlayalım. Belki ileride çocuğumuz olursa onun koleksiyonu olur." 
            
            "Bu fikre hoş bakman hoşuma gitti. Bir kez çocuk istemediğin içtiğin o ilacı sana bir daha içirmem Atiça'm. Benim gözümü boyama." 
            
            "Göz boyama değil. Hem ileride dedim. Şimdi demedim." Karnına dirseğim ile yavaşça vurdum. "Hem çocuk için bir şeyler yapılmalı ! Bugün beni ortada bıraktığı gibi bırakırsan çocuğu anca rüyanda görürsün." 
            
            "Rüyalarımda seninle mutlu huzurlu ve üç çocuğumuz ile hayatımızı yaşadığım yerleri dahi geçtim. Ayrıca emin ol senin olduğun durumdan daha beter durumdaydım ve en sonunda yaptığım işten hiç hoşlanmadım." Gözlerini kapatıp açtı. "Seni bana gelmişken bırakmak senden çok bana zordu." Yüzümü elleri arasına aldı. "Güzel bir şey için Atiça'm. Her şeyin daha güzel olması için."
Reply

Atica_

41. Bölümdem alıntı. ❤️
          
          
          Avcumu öpüp elimi ağzından çekti. "Sen kimsesiz değilsin. Senin kocaman ailen var. Geçte olsa aileni buldun."
          
          Başımı iki yana sallayıp "Benim asıl ailem sensin," dedim. "Sen olmasan ne annemi bulurdum, ne de geri kalan aile üyelerimi. Sen bana kendini, aileyi, yaşamın gerçeklerini, isteklerimi, hakkımda unuttuğum ne varsa gün yüzüne çıkartıp bana öylesine mükemmel bir hayat sundum ki anlatılmaz yaşanır. Hâlâ da sunuyorsun. Şu eve bakar mısın? Bizim diyorsun Ateş. Senin ve benim. Beni iki odalı evimden ve görüşümden çıkartıp, sayısız odalı eve sokup sayısız görüş açıdan bakmamı sağladın. Sen benim asıl ailemsin. Sen yoksan İz yok. İz Ateş'siz olmaz, olamaz." 
          
          "Öyle. İz'in Ateş'iyiz biz. Birimiz olmazsa hiç oluruz. Ama ben sen hep yaşa isterim Atiça'm. Sen bu hayata sunulmuş ödül gibisin. Sen gerçek olamayacak kadar sıra dışısın. Hayatım sen olmuşken ölüm tabii ki bizden uzak olsun. Daha seninle evlenip çocuk yapacağız." 
          
          "Evet," dedim hızla. "Evleneceğiz ama çocuk için daha çok gencim." Bir anda Ateş'in yaşı aklıma gelir gibi elimi anlıma vurdum. "Ama doğru senin yaşında şimdi iki, üç çocuğu olan var değil mi? Neyse bunca yıl beni beklemenin mükafatı olarak çocuğa da evet diyorum." 
          
          "Yaşımdan vurma beni. Kimlikte yaşımı küçültmek isteyip hastanede kemik yaşımı ölçtürsem daha yaşlı çıkarım diye yaptırmıyorum." 
          
          Yanaklarını sıkıp "Seni yaşlı halinle seviyorum," dedim. 
          
          "Lutfettiğiniz için teşekkür ediyorum." 
          
          "Rica ederim, ne demek. Sizi mutlu etmek benim görevim. Yaşlı olduğun için sönen Ateş'im."
          
          "Sönüp sönmediğimi gösterebilirim."
          
          (...)

Atica_

40. Bölümden alıntı. ❤️
          
          "Bir insan her konuda mükemmel olamaz, diyorum. Sonra bakıyorum sıradan bir insan olamazken sen oluyorsun. Her konuda harikasın özellikle kalbimin hızını değiştirme konusunda." 
          
          "Biliyorum hayransın bana." Sözlerim ile birlikte tebessüm edip "Hayranın olmaktan çıktım artık." dedi. "Senin için aşkından delirme boyutuna geldim." 
          
          "Sen zaten delisin Ateş," diyerek herkesin bizi görmesini düşünmeden elimle aşağıdan deli işareti yaptım. Ümidim kimsenin görmemiş olmasıydı. "Bana atma suçu."
          
          "Her şey ben 15 yaşındayken sakar, yetenekli, bıdı bıdı konuşan küçük kız çocuğunu görmem sonucu oldu." 
          
          "Haklısın." Önüme gelen saçlarımı geri doğru yavaşça, aheste hareketlerle arkaya doğru attım. "Yaparım öyle şeyler. Sonuçta boy desen bende, pos desen bende." 
          
          

Atica_

@Atica_ Ateş sadece birazcık, bir parmak kadar (!) aşşağı doğru eğilerek saçlarımı koklayarak öptü. Nefes çekişi o kadar kuvvetliydi ki bu sese rağmen kulaklarıma dolmuştu.
            
            "Elinde şarap kadehi görmek beni güzel bir güne götürüyor," diyerek şarap kadehini eline aldı. 
            
            "Ateş!" dedim ve uzaklaştım. Ateş ise gülerek kaçtığım yeri kapattı. Elindeki kadehte kalan şarabı tek yudumda içip "Oysa o gün ejderha olmak istediğini hatırlıyorum." dedi. "Ejderha oluşun geciksede olup beni yaktığın dakikaların her saniyesi hâlâ aklımda."
            
            "Ateş," diyerek bir adım daha arkaya adım attım. Adımı atmamla Ateş'in kolunun belime sarıp kendine doğru çekmesi bir anda oldu.
            
            "Aşşağı düşmeni istemem minik Ejderha'm. "
            
            "Ejderha olsam beni sever miydin?" Konuyu başka yere çekmek için sormuştum. Ama sorunun saçmalığın bilmeme rağmen merak ediyordum. 
            
            "Kollarımda mı ejderhaya dönüşeceksin?" demişti ciddi ciddi. Başımı iki yana hayır der gibi salladığım zaman "Ne yazık ki hayır." dedim  Hiç düşünmemişti. "Sen ne kadar bana yaşlı desende yaşım ejderhaları görmeye yetmiyor." 
            
            Ateş'e ciddi misin bakışı atmaya başlamıştım. 
            
            "Sen bu soruyu sorarken ne kadar ciddiysen bende o kadar ciddiyim."
            
            "Doğru cevap," diyerek uzaklaştım. 
            
            Ateş tekrar arayı kapatıp "Doğru cevap deyip benden uzaklaşma," dedi kulağıma doğru. 
            
            Herkesin bakışının konuşma yapan Aydın Bey ve Bilge abladan çok bizde olduğunun farkındayım. O yüzden yüzümden gülüşü eksik etmiyordum.
            
            "Kollarımda mı dönüşeceksin diye sordum, hayır dedin. Kollarımda ejderhaya dönüşmen imkansız dahi olsa ama sen dönüşsen yine seni severdim. Beni nefesin ile yaksan yine seni severdim. Ölümüm senin ağzından çıkan nefesle olsun isterdim." 
            
            Biraz önce dudaklarımda yer eden sahte gülüş yerini gerçekçi gülüşe bırakmıştı. 
Reply

Atica_

39. Bölümden alıntı. ❤️
          
          Ateş'in gelmesi ile oturtup yemeğini yemesini bekledim. 
          
          Vereceği tepki önemliydi. 
          
          Yemeğin yarısına geldi ama ben hâlâ bir tepki vermediği için vereceği tepkiyi bekliyordum.
          
          "Niye yemiyorsun Atiça'm," deyip yemekten ayrıldı. "Yoksa içine bir şey mi koydun?"
          
          "Bir saattir tepki ver diye bekliyorum Ateş."
          
          "Ha," diyerek tekrar yemeğe döndü. "Hayatımda yediğim en iyi yemekler senin elinden çıkmaya başladı." demesi ile içimde tuttuğum nefesi bıraktım. "Yemek o kadar iyi ki tepki vermeyi unutmuşum."
          
          Mutlulukla bende yemeği yemeğe başladım. 
          
          Haklıydı.
          
          Mükemmel yapmıştım. 
          
          "Neyse ki yemek yapmayı da öğrenmeye başladım. Güzel adım." 
          
          "Önemsiz detaylar," diyerek suyundan içti. "Herkes yemek yapacak diye bir şey yok." 
          
          "Öyle ama sana yemek yapmaktan hoşlanıyorum. Hem bu evde de yapacağım sayısız yemek var."
          
          "Yemeği ben de yaparım. Sen yeter ki bu evin içinde ol yeter." 

Atica_

@Atica_ "Hayatımda üç kez tek başıma mutfağa büyük iş yapmak için girdim. Üçü de kötü sonuçlandı." 
            
            "Olabilir. Her yapattığımız iş her zaman güzel olmuyor." 
            
            "Oysa bugünü bizim için özel ayarlamıştım." 
            
            "Özel olmaması için hiçbir neden yok. Hâlâ bizim için özel olabilir." 
            
            "Beni teselli ediyorsun ve benim modum yerine geliyor. Yapma!" 
            
            "Hedefim o. Başarılı oluyorsam hedefime ulaştım demek."
            
            "Ama benim şu an modumu yüksek tutmam yanlış. Bildiğin beni tembihlemene rağmen mutfağı yaktım. Nelere zarar geldiğimi dahi görmedim." 
            
            "Hiçbir şey olmaz. İki usta iki saatte halleder." Tekrar konuşacağım zaman ne söyleyeceğimi anlamış gibi "Gerekirse her seferinde tamir ederler." dedi. "Sen gül yeter. Ben her şeyi hallederim. Sana bir şey olmadı gerisi önemli değil. Ben o sözleri hayallerimi hatırlatmak için söyledim. Belki beni yanında istersin diye söyledim. Yoksa istersen bu evi yak umrumda olmaz. Yeter ki sana bir şey olmasın. İsterse evren yerinden kaysın." 
            
            Nazlı nazlı "Ateş," dememle "Saçının teli o mutfakta kopsa ben kendime gelemem Atiça'm," dedi hızla. 
            
            Kollarımı hızla boynuna sardım. "Neyse ki bugün güzel bir gün ve benim sana daha sürprizlerim var." 
            
            "Ne gibi?" 
            
            "Sürpriz söylenmez." Ellerimi dudağımın üzerine hapsedip Ateş'ten ayrılınca Ateş'e bakmak yerine etrafı inceledim. Çünkü bakarsam söylerdim. 
            
            "Peki o zaman sabırsızlıkla bekliyorum."
Reply

Atica_

@Atica_ 
            Yüzünde olan telaş biraz olsun silinmişti. Odanın içinde olan mini dolaptan su çıkartıp yanıma geldi ve benim gibi oturdu. Suyu açıp bebeğe biberonla su içirir gibi temkinle içirdi. 
            
            Suyu içtikten sonra sitem edercesine "Ben gerçekten mutfak uğursuzuyum," dedim. "Yanımda biri varken oysa hiç böyle olmuyor. Ama tek olduğum zaman hep mutfağı yakma girişiminde bulunuyorum." Omuzlarım çökünce hırsla Ateş'e döndüm. "Ama suç sende. Aklımı karıştırdın. Aklım sende kalınca böyle oluyor." 
            
            "Aklımdan çıkmıyorum yani." 
            
            "Tabii çıkmıyorsun. Çıksan böyle olmazdı. Sana güzelce yemek yaptım ama ısıtamadım." Ağlayacak moda gelince "Of Ateş," dedim ellerimi bacaklarıma vurarak. "Yemek dahi ısıtamıyorum." 
            
            "Bana bak," diyerek yüzünü yüzüme eşitledi. "Sen mutfak uğursuzu falan değilsin. Sadece heyecan yaptın ve unuttun. Bu kadar. Hem gerekirse ben, sen her yemek yapmak istediğin zaman yanında dururum. İstersen birikte yaparız, istemezsen seni izlemelere doyamam. Üzülme. Hem o mutfağı yaptırıp seninle orada yemek yapmak istediğimden bahsettim. Bunları sadece hayal olarak bırakmam Atiça'm." 
            
            "Ateş çok güzel şeyler söylüyorsun ama kabul et, mutfak uğursuzuyum." 
            
            "Kabul etmiyor çünkü öyle değilsin. Yemekler mükemmeldi. Her şey çok iyi olmuştu. En güzel şekilde düşünmüştün. Olabilir böyle şeyler." 
            
            
Reply

Atica_

@Atica_ Yine utanmıştım. Oysa geçen ger günde bu özelliğim kaybolur diyordum ama yoktu. Ateş'le olduğum her an içim alev alevdi.
            
            "Abi," diye bir ses yankılandı aşağıda. Bakışlarımız bahçeye döndü. Görünürde biri yoktu ama Ali'nin sesiydi. "Mutfakta bir şey oluyor." Anında gözlerimiz buluştu. Hızla ikimizde sandalyeden kalktık ve aşşağı doğru koşar adım indik.
            
            En alt kata indiğimiz zaman yoğun duman ile karşılaştık. 
            
            "Neler oluyor," dedim ve hızımı arttırdım. 
            
            Ateş beni tutup eli ile burnumu kapattı. 
            
            Mutfakta olan sis o kadar yoğundu ki gözlerimi de kendim kapatmak zorunda kaldım. 
            
            "Ocağın altını kapattın mı?" demesi ile beyninden vurulmuş gibi hissettim.
            
            Başımı iki yana sallayınca "Ali," diye bağırdı. "Gazı kes ve buraya için birini ayarala." 
            
            Burnum kapalı olduğu için fazla nefessiz kalmam ile ağzımı açıp nefes almıştım ama boğazım öylesine acı bir tatla donup yanmıştı ki tarif edilemezdi. 
            
            Hızla öksürmemle kendimi Ateş'in kucağında hissettim. Öksürüğümün sesim ve gücü öylesine şiddetiydi ki asansörün açılma sesini zor duymuştum. 
            
            "Gözlerini aç Atiça'm." diye konut verdiği zaman gözlerimi açtım. "Başını boynuma yasla ve derince nefesler al." Tekrar emrinde olan asker edası ile dediğini yaptım. Derince içime çektiğim iki solukla neredeyse kendime gelmiştim. Kokusu öylesine güzel, öylesine rahatlattıcıydı ki kendimden geçme nedenim artık kokusuydu. "İyi misin?" Asansörden inip geçen sefer birikte uyuduğumuz odaya girmiştik. 
            
            "İyiyim," dedim ve beni bıraktığı yatakta kendimi yatak başlığına yasladım. "Kokun rahatlattı." 
            
Reply

nighalone

Sakıncası yoksa bir soru sormak istiyorum. Bu kurgudan başka aklınızda farklı bir kurgu var mı?

Atica_

@priww_yazar elbette, aklımda olan kurgular var. Şu anlık arka plandaki iki üç bölüm yazdığım askeri ve mahalle kurgum var. Onun dışında aklımda taslağı olan kurgular da var. ❤️ 
Reply

nighalone

@Atica_ vay. Çok iyi genelde sadece bir kurgu yayınlayan kişilerin arka planda olan kurguların olmasını merak ediyorum. Saçma ama merak.
Reply

Atica_

@priww_yazar neden saçma olsun. Wattpad kapatılmasaydı onları da atmaya başlayacaktım ama olmadı. Belki onlara da bir kaç bölüm daha yazdıktan sonra paylaşmaya başlarım. 
Reply