Yarınlar yokmuşçasına hüzünlenen insanlardık biz. Umutsuz, hayattan bıkmış. Her şeyden elini ayağını çekmiş, pes etmiş kişilerdik.
Tabi bunların hepsi namüsait bir mahiyette tezahür ediyordu. İçinde bulunduğum vaziyet yüreğimi zarar veriyordu. Bunu bilen kalbim insanları görmezden geliyordu. Ruhum, yarınlar yokmuşçasına vaveylaları dinmiyordu. Fakat kimse duymuyordu. Hissedilen, olanla aynı değildi. Hüznünüzü kendinize saklayın dediler. Zaten hüznüm satırlarımda da. Olan olmuş gerisi ne olur? Kalbimin neferi artık terk etmişti. Bir müddet içinde bulunduğu vaziyeti düşündü ve tekrar pes etti. Lakin bu farklı bir pes edişti. Onun için faydalıydı yoksa zarar görücekti, biliyordu. Rastgele insanların kelamları onu arif kılmıyordu. Kendisini satırlara verdi, her şeyden uzaklaştı. Ziyadesiyle kimse de onu rahatsız etmedi. Bilakis onun yangını kendi içindeydi. Herkese zarar veriyordu. Uçsuz bucaksız bir okyanusta meyus-u dilhun içerisinde kalmıştı.