Söylediğim sözcüklerin havada asılı kalıp, sadece bir anlık sessizliğe mahkum olduğunu anladığım anda, söylemek istediğim, insanların yüzüne haykırmak istediğim şeyleri kalemimin ucunda buldum.
Kalemim kar beyaz kağıdı dertleriyle süslerken, silgiyi omzundan arkaya fırlatmıştı. "Aynı," diye düşünmüştü, "İnsanların yıllar önce beni fırlattığı gibi. Bir fark yok."
Silgiye ihtiyacı yoktu. Hiçbir zaman da olmayacaktı. Çünkü o biliyordu. Silerek geçmişi yok edemeyeceğini. Geleceği yazabilirdi. Şu an geleceği yazarak, geçmişini gölgede bırakabilirdi.
Şimdi ise hararetli hararetli kağıdın üstünde geziyordu. Kullanılmadığı, tozlu karanlığından çıkarılmamış yılların acısını çıkartmaya çalışıyordu.
Ne kadar uyumlu, diye düşünmeden edemiyordum. Düşüncelerim kalemimle adeta dans ediyordu. İkimiz de fark ettik o an. Benzer noktalarımız sadece bir taneydi.
Umut.
Kalemim yıllarca bulunduğu tozlu karanlıktan çekilip, çıkarılmak istemişti.
Ben ise yıllarca bulunduğum karanlık ortamı aydınlatmak istiyordum.
O an fark ettim. Bir kez daha.
İkimizin de karanlığını insanlar yaratmıştı...
  • JoinedJune 9, 2016

Following