BenKimim4611

YALNIZCA KANATLARINA GÜVEN
          	
          	
          	aşkımız bir gün uçup giderse aramızdan sevgilim
          	sırt çantalı bir duman gibi
          	bir melekle çarpışan kelebeğin kanadından dökülen toz
          	bir çağlayanda sürüklenen bir dal parçası gibi
          	istemediğimiz yerlere giderse aşkımız
          	sevgilim
          	yalnızca kanatlarına güven
          	
          	kendi yarattığımız boşluğun ucunda
          	sıkı sıkı tuttuğumuz bir kapı koludur yaşam
          	ve aşk, en derin kuyumuza düşen keman
          	yürüdüğümüz yollar daralırken
          	çökerken altımızdaki merdivenler
          	sevgilim
          	yalnızca kanatlarına güven
          	
          	sevdalılar bilir
          	bir kuş yağmurudur ilkbahar
          	sevmeyi beceremeyenlerin koyduğu yasaklar
          	çözülüp gider çocuk gölgelerinde yazın
          	ve ağzımızın içinde dağılır aşk
          	sapsarı bir şeker gibi erirken sonbahar
          	bitmeyen bir kıştan söz açılırsa sevgilim
          	sevgilim
          	yalnızca kanatlarına güven
          	
          	elimi uzattığımda sana gemileri göstermek için
          	dümende kan kokusuyla bayılmış bir kaptan
          	ateşin yüreğine sürüklenen bir ülke ufukta
          	ve çekirge sürüleri yolcu bavullarından çıkan
          	sevgilim
          	dökülürken tüyleri
          	savaş uçaklarına çarpan güvercinlerin
          	her gün değişen atlasların içinde tara saçlarını
          	ve yalnızca kanatlarına güven
          	
          	götürürlerse bir gün beni ellerim iplerle bağlı
          	şiirlerimin bilmediği yerlere ve hiç kimsenin
          	alnımdan fırlayacak göçmen bir kuş gibi dur
          	dünyanın paslanmış sırtında
          	ve bensizliğe havalanırken
          	korkma sevgilim
          	sevgilim
          	yalnızca kanatlarına güven
          	 
          	
          	        Akgün AKOVA

BenKimim4611

YALNIZCA KANATLARINA GÜVEN
          
          
          aşkımız bir gün uçup giderse aramızdan sevgilim
          sırt çantalı bir duman gibi
          bir melekle çarpışan kelebeğin kanadından dökülen toz
          bir çağlayanda sürüklenen bir dal parçası gibi
          istemediğimiz yerlere giderse aşkımız
          sevgilim
          yalnızca kanatlarına güven
          
          kendi yarattığımız boşluğun ucunda
          sıkı sıkı tuttuğumuz bir kapı koludur yaşam
          ve aşk, en derin kuyumuza düşen keman
          yürüdüğümüz yollar daralırken
          çökerken altımızdaki merdivenler
          sevgilim
          yalnızca kanatlarına güven
          
          sevdalılar bilir
          bir kuş yağmurudur ilkbahar
          sevmeyi beceremeyenlerin koyduğu yasaklar
          çözülüp gider çocuk gölgelerinde yazın
          ve ağzımızın içinde dağılır aşk
          sapsarı bir şeker gibi erirken sonbahar
          bitmeyen bir kıştan söz açılırsa sevgilim
          sevgilim
          yalnızca kanatlarına güven
          
          elimi uzattığımda sana gemileri göstermek için
          dümende kan kokusuyla bayılmış bir kaptan
          ateşin yüreğine sürüklenen bir ülke ufukta
          ve çekirge sürüleri yolcu bavullarından çıkan
          sevgilim
          dökülürken tüyleri
          savaş uçaklarına çarpan güvercinlerin
          her gün değişen atlasların içinde tara saçlarını
          ve yalnızca kanatlarına güven
          
          götürürlerse bir gün beni ellerim iplerle bağlı
          şiirlerimin bilmediği yerlere ve hiç kimsenin
          alnımdan fırlayacak göçmen bir kuş gibi dur
          dünyanın paslanmış sırtında
          ve bensizliğe havalanırken
          korkma sevgilim
          sevgilim
          yalnızca kanatlarına güven
           
          
                  Akgün AKOVA

BenKimim4611

Bazen
          Yıldızları süpürürsün , farkında olmadan,
          Güneş kucağındadır, bilemezsin.
          Bir çocuk gözlerine bakar arkan dönüktür,
          Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.
          Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun,
          Anlamazsın uçar gider, koşsan da tutamazsın.
          
          W.Shakespeare.

BenKimim4611

Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
          Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
          Sevmek için güzele mi bakmalı?
          Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
          Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
          Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
          Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
          Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
          Solması için gülü dalından mı koparmalı?
          Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
          Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
          Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
           
          
          Victor Hugo

BenKimim4611

Kitaplarda Ölmek
          
           Adı, soyadı
          Açılır parantez
          Doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti
          Kapanır, parantez.
          
          O şimdi kitaplarda bir isim, bir soyadı
          Bir parantez içinde doğum, ölüm yılları.
          
          Ya sayfa altında, ya da az ilerde
          Eserleri, ne zaman basıldıkları
          Kısa, uzun bir liste.
          Kitap adları
          Can çekişen kuşlar gibi elinizde.
          
          Parantezin içindeki çizgi
          Ne varsa orda
          Ümidi, korkusu, gözyaşı, sevinci
          Ne varsa orda.
          
          O şimdi kitaplarda
          Bir çizgilik yerde hapis,
          Hâlâ mı yaşıyor, korunamaz ki,
          Öldürebilirsiniz.
          
          
          Behçet Necatigil