Hayatı çocukların gözlerinden görebilseydik keşke o kadar basit bakıp düşünüyorlar ki. Ellerindeki her şey oyuncak, gözündeki her alan oyun alanı oluveriyor, bi nesneyi ne isterlerse ona dönüştürebiliyorlar. Elindekinin gerçek olup olmamasını önemi yok. Onlar ne düşünüyorsa odur onlar için elindeki. Bir sokağa baktığımda sadece bina görüyorum kaldırım, yol, ufakta olsa bir yeşillik geçip gidiyorum oradan çocukların gizli kalelerinden görmeden çok güzel saklamayı başarıyorlar kalelerini. Çok basit aslında yolu engel, ağaçları barikat yapıp arkandaki kaleyi savunman elinde hayali bir dışın dışın. Hiç nişan almadan belki vurmak istemeden TAK TAK. Herkes özler çocukluğunu, bilyelerini akşam ezanının sesini. Bi bitişin sesiydi belki ama özleniyor oda. Sonra yavaş yavaş büyüyorsun yükleniyorsun hayatın yükünü sırtına yaması yırtık bohçalarla. Bazen ağır geliyo tökezliyorsun. Ama bilmiyor ki kimse yaşamak için ölene kadar çile çekmemiz gerekmiyor. Herkes yaşamayı para kazanmak aile geçindirmek sanıyor. Alsam gitarımı sırtıma parasız pulsuz geçemem mi dünyayı? Çok da güzel gezerim kimselerin görmediklerini görürüm. Tadılmayan duyguları tadarım sokaklarda yatarım belki sizin gibi robot olmadığım için üşüyebilirim, hasta olabilirim ama her zerresine değecektir emin olun. Yaşamak ölüme sağ sağlim ulaşmak değildir. Yaşamak mutlu olmak mutlu olduğun şeyi yapmaktır. Çoğu kişi hayat o kadar toz pembe değil diyorlar. Hayata bu kadar toz pembe bakmayanlar yüzünden dünya kötülerle dolu. Bunu unutuyorlar