“saat kaç olursa olsun beni arayabilirsin ancak efendin olmam artık. mesaj atabilirsin susma hakkımı kullanırım, eskisi kadar katı değilim. karşıma çıkabilirsin elbette. sanki daha evvel seninle gönül bağım olmamış gibi burnumun dikine yürürüm, sen üzülürsün. ağlayabilirsin bunu benim senin yüzünden olan hayata küskünlüğüme sayarsın. ben halden falan anlamam artık, içebilirsin de işte o zaman bana gelme. yaralarımı saran insanlar lazım bana, bir yara daha açan değil. iyisi mi sen otur, ağla, düşün, sigaranı yak. ben artık uyursam geçer cinstenim. benim seninle davam bitti. benim sen diye bağıran yanım yok artık. seninle gülünmez, ağlanmaz bir yolda yürünmezmiş. sen, verilmiş her emeğin ziyan oluşuna şahit. bu yazdıklarımı bir gün gel, yüzün tutarsa beraber okuruz. bir ihtimal varsa bile ben yokum artık.”