Beyinyerinesigara

Lütfen "haddinizi aşmak" veyahut "sınırları zorlamak gibi terimler ile gelmeyin bana. Ben bir yazar, siz ise okuyucumsunuz. Kitapla ilgili ya da değil, kafanızdaki soru işaretlerini gidermekten mutluluk duyarım. Sanırım sorduğunuz sorunun özeti sevilmemek mi, yoksa sevilmiş gibi görünüp tetkedilmek midir insanı daha çok yaralayan olarak lanse edilebilir. Zannımca her sevmenin bir üslübu olmalı. Örneğin ben günümüz ilişkilerinin hiçbir noktasını tasvip etmem. Birbirleriyle sırf eğlence, hatta ve hatta bedenleri için çıkan insan müsvetteleri ile doldu etraf. Öyle ki midesi bulanmadan edemiyor insan bu tablo karşısında, konuyu sorduğunuz soruya bağlayacak olursak, her insan derbeder olmalı sevdiğinin karşısında. Karşındaki seni sevmiyor mu? O halde onu öyle bir sev ki kıskansın aşkını, böylesine bir aşk ile cezbolsun gönlü. Lakin ben şu fikrede karşıyım, "yeter ki mutlu olsun". Hayır eğer sen onun acısından her gece yüzünü yastığa bastıra bastıra göz yaşı akıtırken o, bir saç telinin önemini dahi idrak edemeyen bir aptalın peşindeyse paramparça olsun gönlü, kime zarar. Bu yüzden şöyle demeliyim ki sevilmeden sevmek kutsaldır, hele ki sevmeye devam ediyorsan zaten sevginin ta kendisi olmuşsundur zamanla. Lakin birisi gönlünü alıpta başkasıyla kaçtıysa uzaklara, bu durumda hiçbir pansuman fayda etmez yerinde yeller esen kalbinize.

Beyinyerinesigara

Bırakın haddinizi aşmayı, aksine sayenizde gecem bir tebessüm kazanmış oldu. Ne yazık ki bu karanlık severlik ve mağdur edebiyatının ortaya çıkış noktası tamamiyle batı kültüründen esinlenilen ögeler. Para, şan, şöhret o denli cezbetti ki günümüz gençlerini, kendi özlerini ve çevrelerini dahi tanımamaya başladılar. Lakin elbette bu ünü ve zenginliği yakalamanın bir noktadan sonra mümkün olamayacağı barizdi, hâl böyle oluncada ikinci yolu seçtiler. Dışarıda bir süre göz gezdirmeniz dahi yeterli olacaktır, gencecik insanlar sigara veyahut alkol alıp bedbaht bir görünüm sağlamaya çalışmaktalar (kitabımın adı ve kullanıcı adımı göz önünde alırsak benim bu yorumun yapmam biraz ilginç gelebilir elbette) lakin benim değinmek istediğim nokta şu. Bahsettiğiniz saçma sapan aşk hikayelerindeki hayali karanlık karaktere özenmek yerine Orhan Veli'ye özenip içilmeli sigara, veyahut bir gece yarısı herhangi bir bankın üstünde Özdemir Asaf okunurken içilmeli şarap. Ne yazık ki bedbahtlık ve mağduriyeti öne çıkaran akım devam ettikçe birer birer yok olacak gerçek şairler. Ve son olarak şunu eklemek isterim, evet  dert yakışır insana. Lakini derdini kara kalemle kağıda kazıdığında yakışır, Facebook durumu yaptığında değil. Sevdiğinin o an nerede olduğunu tahmin etmeye çalışırken gözlerinden birkaç damla yaş dökene yakışır, onun arkasından atıp tutana değil.