Lütfen "haddinizi aşmak" veyahut "sınırları zorlamak gibi terimler ile gelmeyin bana. Ben bir yazar, siz ise okuyucumsunuz. Kitapla ilgili ya da değil, kafanızdaki soru işaretlerini gidermekten mutluluk duyarım. Sanırım sorduğunuz sorunun özeti sevilmemek mi, yoksa sevilmiş gibi görünüp tetkedilmek midir insanı daha çok yaralayan olarak lanse edilebilir. Zannımca her sevmenin bir üslübu olmalı. Örneğin ben günümüz ilişkilerinin hiçbir noktasını tasvip etmem. Birbirleriyle sırf eğlence, hatta ve hatta bedenleri için çıkan insan müsvetteleri ile doldu etraf. Öyle ki midesi bulanmadan edemiyor insan bu tablo karşısında, konuyu sorduğunuz soruya bağlayacak olursak, her insan derbeder olmalı sevdiğinin karşısında. Karşındaki seni sevmiyor mu? O halde onu öyle bir sev ki kıskansın aşkını, böylesine bir aşk ile cezbolsun gönlü. Lakin ben şu fikrede karşıyım, "yeter ki mutlu olsun". Hayır eğer sen onun acısından her gece yüzünü yastığa bastıra bastıra göz yaşı akıtırken o, bir saç telinin önemini dahi idrak edemeyen bir aptalın peşindeyse paramparça olsun gönlü, kime zarar. Bu yüzden şöyle demeliyim ki sevilmeden sevmek kutsaldır, hele ki sevmeye devam ediyorsan zaten sevginin ta kendisi olmuşsundur zamanla. Lakin birisi gönlünü alıpta başkasıyla kaçtıysa uzaklara, bu durumda hiçbir pansuman fayda etmez yerinde yeller esen kalbinize.