birhan hanım, onu çok fazla seviyorum ve bu sevgiyi şiirlerinize saklamak istiyorum. hatırlarsınız, iki yıl öncesinde bir kaldırım taşının üstünde kendime söz vermiştim.
"sevmem o zaman ben de," diyordum.
"madem sevmek bileklerimi kesiyor düz bir çizgi hâlinde, madem sevmek boş yere on beş kat merdiven çıkarttırıyor bana, madem seviyorum diye kendimden eksiliyorum. sevmiyorum ben de o zaman, ne olacak sanki?"
biraz kaba bir tabir olacak, bağışlayın lâkin tüm laflarımı yuttum.
üstelik bu beni hiç üzmedi. yanlış insanlar birhan hanım, şayet yanlış insanlara denk geldiğiniz için üzülüyorsanız silin gözyaşlarınızı. yanlışı bulmadan doğruya ulaşılmıyormuş.
hem onu sevmek bileklerimi kesmedi hiç, gözüm gibi baktığım ayçiçeklerim var.
onu sevmek hâlâ on beş kat merdiven çıkarttırıyor bana çünkü sonunda ona ulaşacağım,
bunun için de üzülmedim hiç.
hem birhan hanım, onu sevince kendimden eksilmiyorum, ruhumu ruhuna işliyorum. bu eksilmekse eğer, ben hiç böyle güzel eksildiğimi hatırlamıyorum.
yani birhan hanım, fazla vaktinizi almayacağım; oturdum, düşündüm, okudum ve şu
güzel satırları biriciğime hediye etmeye karar verdim.
"kalbimin taşımaktan keyif duyduğu en güzel yüksün sen.
ve kalbim seni taşımaya devam ettikçe kurtulurum geri kalan yüklerimden.
nedir bu kuş tüyü şirinliğin?
seyrettikçe canım hafifliyor.
varsa seninle yürüyeceğimiz bir yol,
yürümek uçmaya benziyor."