Bulutlardaaglarrr

limandan bir gemi giderdi
          	sen kalkıp ona giderdin*

Bulutlardaaglarrr

Son iki yıldır hayatımda her şey yolunda gidiyor sanıyordum. Meğer gitmiyormuş. Bu yüzden içimden gelmiyormuş bir şeyler yazmak. Ben hiç sevilmemişim. Sonra kalkmış sevmek üzerine kitaplar yazmışım. O yüzden okunmamış ya. Nasıl sevileceğimi bilmediğim için becerememişim. Sonra gecenin üçünde saatlerce ağlamışım. Gitmişim İstanbuldan ama. İzmir’e gelmişim. Sevilmemişim ama bu detayı unutmayalım. Ne zaman bir şey istesem hevesim kursağımda kalmış. Bilmiyormuşum. Nasıl sevildiğini biliyormuşum da bir onu bilememişim. Birde hiç sevilmediğimi gecenin üçünde fark etmişim. O yüzdenmiş bütün bu taslakta kalan yarım insanlar ve hikayeler. Özür dilerim. 

Bulutlardaaglarrr

          Bazı şeyler vardır. Bize insanlığımızı sorgulatan şeyler... Bu olay da onlardan biriydi. İlk başta canım o kadar yandı ki yardım etmek dışında maruz kalmak istemedim deprem ile ilgili haberlere. Gözlerim ve kulaklarım sağır oldu. Acımı gözlerim veya kulaklarım hissetmedi ama kalbimin en derinlerinde hissettim. Çaresizliği, umudu, sevgiyi, merhameti, hüznü ve mutluluğu... Hiçbir duygu yabacı değildi ama tüm Türkiye'nin ordakileri tanımamasına rağmen aynı anda aynı duyguları hissetmesi... İşte bu gerçekti ve tüm çıplaklığıyla ortadaydı. 
          
          Kalbimiz orda. Gözümüz orda. Kulaklarımızı orda. Umudumuz orda. İnancımız orda. Ordaki insanların hayallerini çalanlara inat insanlığımız orda. Ama biliyor musunuz? En çok aşağıda satırları yazan abla -sosyal medyada yazmıştı-  orda. Her şeyiyle. Kim olduğunu bilmiyorum. Tanımıyorum. Tek bildiğim şey çaresizlik ve onu da iliklerime kadar hissediyorum. 
          
          "Depremin merkezinden kardeşlerimin Üstüne kapan olup sirf o soğukta üşümesinler diye enkazdan ayakkabılarını yalın ayak getiren bir abla bir vatandaş olarak yazıyorum. Büyük korkuya açtığımız gözlerimizi biraz olsun yemek için çıktığımız evlerde kapattık. Elektrik yoktu İçecek bir yudum suyumuz yiyecek bir dilim ekmeğimiz yoktu yakıt yoktu Isınabilmek adına yakacak tek bir şey yoktu onlarca çöken evlerin altındaki seslere inat yağan kar kefen oldu bir şehre. Karanlıkla birlikte gömülen yalnızlığa bir de insanlar eklendi insanlık eklendi. Bir şehir ceset kokar mıydı? Havanın acı soğuğuna karışan ceset kokusu tüm ciğerlerimizi sararken elimizden sadece her dakika sallanan şehirde birbimize tutunmak oldu. Yardım gelebilseydi eğer onlarca insanın onlarca ailenin umudu vardı. Ama olmadı. Şimdi çocukluğumu gençliğim anılarım ailem hepsi koca bir yalnızlığın içinde gömüldü. Kimse görmedi ama herkes gömdü bizi. Bu acıyı size nasıl tarif edebilirim ki? Şimdi size cam topluyorum içimden desem hepiniz alay ediyorum sanacak.."
          
          
          Geçmiş olsun, hepimize. Umarım hepiniz iyisinizdir. 

Bulutlardaaglarrr

Arkadaşlar...
          
          Üzülerek söylüyorum ki uzun bir süre buraya veda edeceğim. Kafamı toplamaya ihtiyacım var. Merak etmeyin çok önemli bir şey olmadı sadece mental çöküntüdeyim. Bu sebeple bu platformda barınamayacağımı biliyorum. Ben geri dönene kadar kendinize iyi bakın. Bu bulut kaçar...

Bulutlardaaglarrr

+Diyelim ki gitmedim seninle beraber olmaya devam ettik, ne değişicekti, ne yapacaktık?
          
          -Sevişirdik
          
          +Başka?
          
          -Sabahları beraber uyanırdık... Ben senden önce kalkardım. Senin uyuyuşunu izlerdim, sonra sen uyanırdın bana gülümserdin.
          
          +Sonra?
          
          -Sonra..... Sabahları çayı tek şekerli içtiğini günün diğer saatlerinde şekersiz içtiğini biliyor olurdum. O ilk şekeri ben atardım çayına.
          
          +Sonra?
          
          -En çok boynundan öpülmeyi sevdiğini biliyor olurdum.
          
          +Güzelmiş
          
          -Sonra dışarı çıkardık, dışarda yağmur yağıyor olurdu biz şemsiye almazdık sırılsıklam olurduk. Sonra sen bana sokulurdun ama saçağın altına hiç girmezdik sonra sen üşütürdün ayakların buz gibi olurdu ben sana en sevdiğin o mavi çorapları getirirdim, sonra bayramları babaannenin mezarını ziyaret etmeye giderdik.
          
          +Gider miydik gerçekten?
          
          -Hı hı, giderdik... Hayatta en sevdiğin kadın için ağlayışını seyrederdim, hiçbir şey yapmazdım orda öylece ağlayışını izlerdim senin. Başka insanların mezarları arasında dolaşarak hayatın ne kadar şahane bir şey oldugunu düşünürdüm. Sonra... sonra hiçbir şey yapmazdık. Öylece otururduk çok bilinmeyen sorunun yanıtını arardık. Hayat bizi yalancı çıkarana dek bulduğumuz cevapları doğru sanırdık.
          
          +O zaman bi çay daha içelim mi? 
          
          -Daha fazla çay içmek istemiyorum ben.....
          

Bulutlardaaglarrr

ARKADAŞLAR BEN BİR ŞEY YAPTIM. Yeni bir texting yayınladım ve şuanlık kafamda kurgunun tamamı oturmadan yaptım bunu. Yani dün akşam öylesine aklıma gelmişti ve yazdıkça gerisi de geldi. Muhtemelen öylesine devam ettireceğim. O yüzden çok da bir şey beklemeyin. Ama kütüphanenize ekleyip oy ve yorum yaparsanız çok mutlu olurum. Ama oy ve yorumlar gelmezse beğenilmediğini düşünüp yayından da kaldırabilirim. Haberiniz olsun.