Suskun ve yalnızdı-uzaktan izlemek yetmiyordu onu anlamaya.Karar vermiştim.Bu sefer yanına gidip, bir kaç kelam edip..hayatı hakkında bilgi edecektim.Bir gün ansızın dört duvarın uzaklığı ve yağmurun çiselediği bir kentte onun yanına gittim..-Merhaba dedim.-nasılsın? Teşekkür ederim sen nasılsın dedi, alaycı bir tavırla.( Elbette biliyordum, onu uzaktan aylarca izlemiştim.Çok güzel bir hayat yaşıyordu, marka giyiniyor.İnsanlara hep alaycı bakışlar atıyordu.Bir kaç kişi tuhaf bir rastlantıyla soruşturmuş onu/ hayatını.Çok zengin olduklarını ve bir kaç popüler şehirde otelleri, barlarını olduklarını söylemişlerdi.Ben biliyorum cinsi mi nerede durmam gerektiği.Davulun dengi dengine vurduğunu.Çok zengin bir hayat yaşamıyordum.Hafta içi insanların utanarak yaptığı işlerde, hafta sonları ise zenginlerin milyonluk düğünlerinde, Alevi sergilerinde ve varoşların evlilik törenlerinde garsonluk yapıyordum/ komik bir para karşılığında..Aileme yük olmak istemedim hiçbir zaman, utana çekine alırdım babam günlük harçlığımı-baba derdim.Çalışıyorum kendi ihtiyaçlarımı giderebiliyorum.Bana harçlık vermene gerek yok der der dururdum..her seferinde! Babam ise, ben sana harçlık değil..Dedenin bana vermediği harçlıkları veriyorum derdi..babamdan paramı alıp koyardım bit pazarından 6 liraya aldığım cüzdanıma...Durumlarımız pek iyi değildi, hiçbir zaman güzel bir evde, güzel bir yaşam elde edememiştik.Ve her şeye rağmen, ailemi hep mutlu görürdüm... ''parantez'im hala açık.