YAŞANILANLARA DAYANAMIYORUM!!
Hep biz istiyoruz değil mi? Her gün acımasızca şiddet görmeyi, canice katledilmeyi, haksız yere damga yapıştırılmayı.
Yaradılıştan olan bedenimiz günahkar ilan edildi. Neden? Göğüslerimiz vardı, kıvrımlı hatlarımız ve bacak aramız. Namusumuzu da bedenimizde aradılar. Neden? Namus kavramını kalp yerine yine anotomimizde olan bir zarda sakladılar.
Giyimiziden, gittiğimiz yere kadar hatta doğuracağımız çocuğa kadar karıştılar. Neden? Çünkü kadın, bedenine sahip çıkamayacak kadar beyinsiz görüldü.
Sonra çıktı bir akıllı(!), 'orasını açtı, burası görülüyordu.' dedi. Doldurulmaya müsait boş beyinler de destek çıktı buna.
Kız gelin oldu, belinde kırmızı kurdalesi, bekaretini belli eden o hediye paketi süsüyle ilan etti etrafa -sözde- namusunu.
Erkek defalarca yaşadığı cinsel yaşamını paylaştığında tecrübeli, kadın paylaştığında ise orospu oldu. Herkes için bir etiket vardı yani.
Daha dün kızı yaşındaki genç kızlara iğrenç bir şekilde bakıp bugün namus bekçisi kesilen kişiyi(yaratığı) erkek adam bildiler.
Erkektir yapar dediler, kadındır yapar demediler. Akıllarının ermediği yerlerle fiziksel üstünlüklerini kullandılar.
Erkekliklerini gösterirken utanmadılar kadınların kadınlıklarını göstermesini ahlaksızlık gördüler.
"Erkek arabası, kadın süremez." "Spor erkekler içindir." türevleri ve daha fazlası birçok mesleği erkek gücüne mal eden cinsiyetçi toplumu yükselttiler de yükselttiler.
Görebilmişsinizdir; bizim bedenimiz değil, bize bakan gözler günahkar.
Şimdi siz söyleyin, böyle erkeklerin(!) korumasına mı muhtacız biz? Bugün büyük küçük fark olmaksızın, fiziksel ve ruhsal şiddeti biz mi uyguladık kendimize?
Ahlakı, namusu kadın bedeninde arayan sığ beyinlere ihtiyacımız yok bizim. Sadece birbirimize, haklarımızla yaşamaya ihtiyacımız var.