- Biliyor musun? Hiç kolay biri değilsin. • Kolay mı? Kimmiş kolay olan? Benim tanıdığım insanlardan hiçbiri kolay değil. - Senin kaçtığın şeyler beni ilgilendirmiyor. Kaçtığın insanlar...
Sorularla rahatını kaçıracak değilim. Yine de elinden
bırakıvermek zor gelmiyor mu sana? • Hayır, aslında zor olan tutunmaya çalışmak. Bunun imkansız
olduğuna ikna oldum bu kez. Bu düşünce beni mutlu ediyor.
Ya unutuş ve yabancılık gerçeğin kendisiyse? Hakikatin? Ya insanın hayatı boyunca tanıdığını sandığı kişiler gerçekte tamamen yabancıysalar ve de bunaklık hali vaki olunca insan bunu apaçık görmeye başlıyorsa? Ya insan hayatı boyunca arkadaşı olmuş kişinin veya eşinin gözlerinin içine bakarak "sen kimsin?" diye sorduğunda aslında tamamen aklı başında ise? Evet zihin üzerindeki kontrolü kaybetmek böyle bir şey olmalı. Sakin sakin oturup artık isimlerini bile bilmediği yabancılara dönüşmüş olan arkadaşlarının kendisiyle irtibatı koparmalarını
beklemek. Her şey kayboluyor gibi oluyor. Bir şeyi yakalamaya çalışıyorsun ama hep elinden kaçırıyorsun, gibi. Yapmak mecburiyetinde olduğun şeyi yapıyorsun. Ama bir şeye tutunmak imkansız. İşin ilginç olan tarafı intihar etmeyi hiç düşünmedim. Zaman zaman acaba ölüm denilen yerde miyim diye aklımdan geçirdiğim oldu. Ölümün kapsadığı odalardan birinde.
Ruh hali? Evet benim de bir ruh halim var. Öyle ki içimdeki bir güç benim dönem dönem tamamen hareketsiz olmamı, çoğu insanların genellikle birlikte olduğu aile ve arkadaşlar gibi çevrelerden uzak durmamı gerektiriyor. Zaman zaman ki buna sık sık da diyebilirim, tamamen tek başıma kalmak isterim. Ben hiçbir şeyin oradan geliyor, hiçbir şeye doğru gidiyorum, çok fazla yer de kaplamıyorum aslında, birinin benim için hesaplar yapmasına değmeyecek kadar küçük bir alan, yeryüzünde bir gölge yalnızca; geniş perspektiften bakınca topu topu kendi ağırlığım kadar bir şey ve ben de geniş bir kapsamda ele alındığında bir gölge olmak istiyorum, yoksa dar kapsamda bir et parçası olmakta var.