"İstese de istemese de, denizin böyle yavaşça aşındırdığı bu çıkıntıya gelmek ve orada tek başına, terk edilmiş bir deniz kuşu gibi durmak onun kaderi, onun özelliğiydi. Onun yeteneği, onun gücü, burada üzerindeki bütün gereksiz şeyleri atarak, daha çıplak, daha yalın kalmak için fiziksel anlamda bile büzülmek ve küçülmek, ama zihninin yoğunluğunu hiç kaybetmemek, böylece bu çıkıntıda durup insanın o karanlık cehaletiyle, nasıl hiçbir şey bilmediğimizle ve denizin altımızdaki toprağı nasıl aşındırdığıyla yüzleşmekti - bu onun kaderi, onun yeteneğiydi."