Küçük balık ait olduğu yerde nefes alamıyordu. Onu küçük bir fanusun içine kapatıp ondan yaşamasını istiyorlardı. Ama o burada değil yaşamak nefesin bir damlasını bile alamıyordu. Yalnız, çaresiz bir şekilde kurtulmayı bekliyordu. Kimsesi yoktu balığın. Lanetlenmiş gibi tek başına yüzüyordu ona verilen bir kaç karelik bir fanusta. Oysa ki onun yeri uçsuz bucaksız olan o karanlık adıyla da anılan Okyanustu. Onun yeri orasıydı. Orada özgürce yüzebilmek, belki de bazı yosunların arasında kaybolmak istiyordu. O köpüklü güzel kokan dalgaların arasında süzülmek, batıp çıkmak istiyordu. Burada küçük bir fanusun içinde nefes almayı taklit ederek yaşamaya çalışmayı değil. Küçük balık daha fazla dayanamıyordu. Okyanusun o derinliğinde, karanlığında ona da yer yok muydu? O kocaman olan karanlığa boğulan o ünlü Okyanus onu da dalgalarının arasına alamaz mıydı?...