Bu gün dedi ki "Sabiha Gökçen'e gideceğim, yazılım okuyacağım." Bende zamanında yazılım için aynı liseyi düşünüyordum, hala düşünüyorum ama daha çok dil okumak istediğim içn EAL'yi istiyorum. Puanım yetmezse de aklımda hep Sabiha Gökçen vardı. Bu yüzden "Bende EAL olmazsa oraya gideceğim zaten, aklımda başka bir yer yok." Diye yanıt verdim. "Gel gel, beraber yazılım okuyalım." Dedi. Ve gözlerimin içe olan bakışları...
Aslında EAL'yi istediğimi tekrar dile getirdi ve yanıtı ne oldu biliyor musunuz?
"Hayır ya, Sabiha Gökçen'e gel! Beraber okuruz. Nasip olursa Üniversiteyi de birlikte okuruz!"
... Demesi kolay ...
O an sandım ki, hiç ayrılmak istemiyor falan.
Saatler sonra durakta karşılaştık ve selamlaştık. Hangi numaraya bineceğimi sorduo sırada şamsiyemi açmakla meşguldüm -yağmur yağıyordu- şemsiyeyi onunda üstüne gelecek şekilde ayarladım.
Ve o ne yaptı biliyor musunuz?
Uzaklaştı.
Şemsiyenin altından çıktı ve uzaklaştı. Sonra otobüsü geldi, bana veda etti ve gitti.
Siktir, çok mu kafaya takıyorum? Yoksa haklı mıyım? Sabah söylediklerinden sonra ki soğuk tavırları... Eski dostmuşuz ve samimiyetimiz kalmamış gibi konuşması, sikeyim ya ben bunlara takılacak bir kız değildim! Beni ne hale getirdiğinin farkında değil.
Ve o kadar saçma hareketleri var ki, bende ne hissettiğimi bilmiyorum.