Dattebayoo00oo

~•~ 
          	Avuç avuç elma, sakın cadıyı eve alma.
          	Bir ısırık aldığında huzura kavuşacak,
          	Saat 12'ye vurduğunda, 
          	Senden geriye sadece notlar kalacak.
          	~•~
          	

Dattebayoo00oo

~•~
          Kafamın için boşluklarla dolu. 
          Kim olduğunu bilmiyorum. Gözlerinin, saçlarının, tenin rengini bilmiyorum. Boyunun uzunluğunu bilmiyorum.
          Seni merak ediyorum. 
          
          Baharı ölü kız.
          
          Efsunkâr kelimelerine kapıldım. Bu grifit hayatıma, zeyrek aklınla çözüm buldun.
          Farketmeden hissetirmeden.
          
          Meyus yazınla anladım ki, ölümü mukadderat kılan bir hastalığın pençesindesin. 
          Tanrı içinin kara çöllerine umudu vaat etti. 
          Bağışlasın seni yaradan. 
          
          Günahkâr kelimelerini ve içi namütenahi düşlerini. 
          Ama ben severim böylelerini. 
          Ne şeytansın ne melek. Ehven-i şensin. Tahayyülümü güçlendirensin. 
          
          Sana teşekkür ederim ölü bahar. 
          Kim yaşayacak ki bu fani dünyada payidar?
          ~•~
          
          

Dattebayoo00oo

~•~
          Karanlığın içinde notalar uğuldarken rüzgar esti. Önce saçlarımı savurdu sonra geçmişimi. "Hala iyi biri olmak mümkün." dudaklarından çıkan sözcükler notalara karışırken başımı eğdim. Gözlerim dünyanın çirkinliklerini görmemek için kapanmıştı. Üzerime giymiş olduğum uzun beyaz elbisenin etekleri yerde sürünüyordu. 
          
          Pencerenin açık camından giren soğuk, geceyle birleşince içim ürperdi. 
          Akrep ve yelkovanın sesi odaya ölümü davet etti. 
          
          Duvarlardan kanlar süzülmeye başladı.
          Perde bir kez daha havalandı.
          Kızıl saçlı kız arkasını piyanoya dönmüş dışarıyı seyrediyordu. 
          
          Çürümüş ruhların kokusu etrafı sardı. İçeriye su akmaya başladı.
          
          Parmaklarım notaların üstünde ahenkle dans ederken kızıl saçlı kız önüne döndü.  Piyanonun tam karşısında, açık pencerenin önünde duruyordu. Elindeki kan kırmızı gül buketini göğüsüne bastırmış masmavi gözlerini bana dikmişti. Ayağıma nazikçe dokunan su tüylerimi diken diken etti.
          
          Parmaklarım birbirine karıştı. 
          Ve yanlış notaya bastım.
          
          Hata korkutucu şekilde gecede inlediğinde kız yavaşça kendini geriye doğru bıraktı. Uzun elbisesi ve saçları uçuşuyordu. Gözleri hala gözlerimin içine bakıyordu. 
          
          Hatalar affedilmez,
          Tanrı insana ikinci bir şans vermezdi. 
          Ve Havva arzularına karşı gelseydi zehirli elmayı yemezdi.
          ~•~