Ne zaman ki kendimle baş başa kalsam, zihnindeki düşüncelerle birlikte yalnız kalsam içimde dayanılmaz bir sızı oluyor. Üzülüyorum, kahroluyorum. Her günüm bir öncekinden daha kötü geçiyor. Genel olarak sürekli bazı şeylerin üstünden gelmek zorunda kalıyorum tek başıma, şimdi dönüp baktığımda üstesinden geleceğim bir sorunum yok çünkü 4 aydır pes etmiş durumdayım, kendime açıklayamadığım fakat içten içe beni bitiren bazı gerçekler var. Ben gün gelirde tüm duygu ve düşüncelerimle tek tek uğraşır, sonuca bağlar hayatıma devam ederim ama içimdeki o kız çocuğuna kendime asla affettiremem. Ne bir hayalini gerçekleştirdim ne de bir isteğini, sen şimdi al zamanı geriye 'büyüyünce nasıl olacağım acaba' dediğin zamanları düşün Dilara. Hayat ideallerimden çok uzakta, kendi hayallerime sadık olamadan yaşıyorum şimdi. Gün gelir de düzelirim de, bugünlere yine yanarım. Düzgünce yaşamadım diye yıllarımı. İçimde beni üzen, kalbimin gizli saklı yerlerinde biriktirdiğim duygular beni 4 yıldır rahat bırakmamışken 4 yıl sonra da rahat bırakmaz. Bazı şeyler var ki hep seninledir. Şimdi döktüğün her bir damla göz yaşı tüm kötü duygularımı da beraberinde götürse olur mu? Sürükleniyorum, benim şekillendirmem gerekmez miydi? Geçer dediğim hiçbir duygu geçmemiş ben geçmiş sanmışım hâlâ taşıyormuşum üzerimde, bundan sonra da taşıyacakmışım. Sanırım hiçbir şeyi unutmamakla birlikte acımasızlıkta yapıyorum. Kinci değilim ama bin yıl da geçse bana yapılanı unutmam, hatırlar ve yaşatırım. Kendimden çok yaşatırım. Ne bir umudum kaldı ne bir hevesim, kendimi hayal kırıklığı olarak tanımlıyorum şu günlerde. Özür dilerim Dilara çünkü ben sana layık olamadım