Öncelikle Umut'u çok özledim. Deliler gibi de özledim aklı başında şeklide de özledim. Ben her türlü Umut'u özledim onunla olan konuşmalarımızı, hissettirdiklerini, anılarımızı, kendisini, sesini, sarılmayı, öpmeyi, bir şey olduğunda ona koşmayı, ona bir şeyler anlatmayı, onun beni öpmesini, beni sevmesini, mesajlarını, bir şeyleri ona şikayet etmeyi, onunla sohbet etmeyi, ya ben çok özledim ben Umut'u çok istiyorum hâlâ. Onun için dua ederken belki hayırlısı değildir benim için diye hakkımda hayırlısını istemedim hiç, Umut olsun benim dedim, ben onun olayım dedim. Olmadı. Çok inanmıştım bizden olacağına. Onunla yaşadığım o kısacık birkaç ay 19 yıllık hayatımda daha önce hissetmediğim, bilmediğim, tatmadığım duygulardı ve daha da önemlisi şu kısacık ömrümün en güzel günleriydi. O kadar özlüyorum ki bizi, öyle sızlıyor ki içim anlatamam sana. Otobüste, yolda, kahvaltıda, duşta, yemek yerken, okulda, derste, uyurken, uyumadan önce, uyandıktan sonra, rüyalarımda her saniye onu düşünüyorum iştahım bile kesiliyor arada, karnıma ağrılar giriyor onsuzluk beni mahvediyor. O da böyle hissediyor mudur acaba? Bilmiyorum. Sevse böyle olmazdı, yalan söylemezdi diyorum zaten. Bak Umut senin yaşındayım şu an, bu bile benim için çok özel. Aynı yaştayız sevgili :) Sen hiçbir zaman görmiceksin bu yazdıklarımı, görmemen gerek. Hep düşünüyordum doğum günümü kutlar mı? Unutur mu? Birlikte bir şeyler yapar mıyız diye ama bak yoksun bile. Umursamadın bile yoksa kutlardın, her neyse. Veda bile etmedin ne denir ki diyorsun bunu senden duymak biraz saçma kaçıyor sevgili. Ben günlerce yazmanı bekledim, iyi değil mutlaka yazıcak bilerek yazmamazlık yapmıyordur dedim telefonu onda değildir dedim meğer sendeymiş sevgili ve ben o geceyi zor sabah ettim.