Doğarken ölmüş biriyle tanıştınız mı hiç? Yaşadığı acıları sır gibi saklayan biriyle? Çocukluğunu bile yetişkin biri gibi geçiren biriyle? Doğru düzgün çocukluğunu bile yaşayamayan biriyle? Annesi üzülmesin diye için için ağlayıp yüz ifadesinden ödün vermeyen biriyle? Kardeşleri rahat uyusun diye annesiyle birlikte çocuk başına sabahlayan biriyle? Geceleri korkuyla her an bişey olacakmış gibi yaşayan biriyle? Tanıştınız mı? Ben o kızım işte. Kardeşlerime hem anne hem babalık yapan; başkasının azarını işitip dövülen; itilip kakılan; kardeşiyle oynamaya heveslenip ev işi yapan küçük kız çocuğuyum ben. Baba sevgisini başkasında arayan o minik kalpli kızım ben.. Mutluluğu arayan küçük elleri olan kızım.. Sahip olduklarıyla yetinen kardeşlerimin ufak ablasıyım ben. Annesinin başkasına sinirlenip dövdüğü; babasına baba dediği zaman kenara itilen o küçük kızım.. Büyüyünce her şey düzelir diyip umutla bekleyen, minik ellerini küçük yaşta Allah'a açıp yalvaran kızım... Tanıştık işte. Zaman geçti içimdeki o küçük kızı kaybetmedim ben. Çocukluğum içimde öldü diye mi oldu bunlar? Erken yaşta ağır yükler edindim diye mi? Olmasını istediğim hayatı bekleyip durdum diye mi? İlk kahramanım babam olmadı diye mi? Hala içimde o küçük kız.. Ama ne ben ona yardım edebiliyorum ne de o beni bulabiliyor... Varlığını hissedebiliyorum ama onu bulamıyorum.. Hadi ama küçük kız.. Saklambaç mı oynuyoruz? Yoruldum ben.. Elini ver gidelim desem gelir misin acaba? Yoksa içimde; hep içimde acılarımla saklanmaya devam mı edersin? Acılarımdan korkma küçük kız. Onlar seni olgunlaştıracaktır. Beni bırakma sakın
Minik elleri olan küçük kız
- JoinedFebruary 5, 2015
Sign up to join the largest storytelling community
or