Elektronik321

"Otursana yanıma Metin, nereye gidiyorsun?" dedim. Üzerinde oturduğum soğuk bankın verdiği rahatsızlığı hiçe sayarak. Ceketinin yakalarından tutarak ensesine doğru  çekti.
          	Hava kararmaya başladığı için serinlemişdi. Başını çevirerek  omzunun üzerinden uzaklara baktı, etrafı tarayan gözleri beni bulunca "Neden burda oturuyorsun?" 
          	"Kahvem bitsin, metroya kadar beraber yürürüz" dedim.
          	Başıyla onaylandıktan sonra yanıma oturdu. Kahve kupamı elimden aldı, bir yudum içtikten sonra tekrar kupayı elime tutuşturdu.
          	"Anlat"
          	Metin'in rahatlığı alışmış olduğum, tanıdık, bildik şeylerdi.
          	
          	"Ne anlatayım ki, herzamanki şeyler, sen nasılsın"dedim.
          	"Ben yasak bir tutkunun pençesinde, sen ise, saygısız,seni hak etmeyen bir piçe, aşıksın.
          	Herkes ayrı, ayrı bir yanlışın içinde" dedi.
          	
          	Haklıydı, Metin'in sözünün üzerine konuşma isteğim  kaçmıştı. Gerçekler ortalığa saçılmış,   ikimizde sessizliğe bürünmüştük.

Elektronik321

"Otursana yanıma Metin, nereye gidiyorsun?" dedim. Üzerinde oturduğum soğuk bankın verdiği rahatsızlığı hiçe sayarak. Ceketinin yakalarından tutarak ensesine doğru  çekti.
          Hava kararmaya başladığı için serinlemişdi. Başını çevirerek  omzunun üzerinden uzaklara baktı, etrafı tarayan gözleri beni bulunca "Neden burda oturuyorsun?" 
          "Kahvem bitsin, metroya kadar beraber yürürüz" dedim.
          Başıyla onaylandıktan sonra yanıma oturdu. Kahve kupamı elimden aldı, bir yudum içtikten sonra tekrar kupayı elime tutuşturdu.
          "Anlat"
          Metin'in rahatlığı alışmış olduğum, tanıdık, bildik şeylerdi.
          
          "Ne anlatayım ki, herzamanki şeyler, sen nasılsın"dedim.
          "Ben yasak bir tutkunun pençesinde, sen ise, saygısız,seni hak etmeyen bir piçe, aşıksın.
          Herkes ayrı, ayrı bir yanlışın içinde" dedi.
          
          Haklıydı, Metin'in sözünün üzerine konuşma isteğim  kaçmıştı. Gerçekler ortalığa saçılmış,   ikimizde sessizliğe bürünmüştük.

Elektronik321

"Beni rahat bırak,yazma lütfen" dedi yüreği  yaralı  adam.
          
          "Bırak da kalp yaralarını iyleştireyim" dedim
          
          "Yazmaz isen iyileşir!!" 
          
          Bunun bir yalan olduğunu  ikimiz de biliyoruz.
          O'gururundan, ben ise ona olan sevgimden vazgeçmiyorduk. Aslında  ikimizde birbirine çok benziyoruz. Kalben, manen, ruhlar aynı idi. Sadece  aramıza  duvarlar  ören  adam bunu kabüllenmekten kaçıyor idi.
          
          Saatler, günler,haftalar ilerliyor ve...
          Hiç bir adım  atamıyoruz. Ne o bana  gelebiliyor, ne de ben ona gidebiliyorum.
          
          Yüzünü görmeden, sesini duymadan haftalar geçiyordu.
          Her daim stres ve bıkkın halde  geçtiğim  sokaklardan geçerken; inatçı adamın geçtiği saatlerde kalp  atışlarım  hızlanıyor. Utana sıkıla, gözlerim  etrafta inatçıyı arıyor, bir çok  kez karşılaşmadan dahi eve  geliyordum. Buda yüreğimde, mecnunun çektiği  sızıları çekmeme yetiyordu. Istesem, gidebilirdim, yada o gelebilirdi. 2 Cadde ilerde oturmasına rahmen, bizim  karşılaşmamız Allaha emanet tesadüften ibaretti.
          
          Allaha emanet Tesadüf
          
          6.4.22 saat 0:47 
          
          Hayırlı Ramazanlar canlarım 
          
          

Elektronik321

Sessizlik, boş koridorlar, kahve kokan büro. Gece vardiyasında, sabahi beklerken.. Saatler ilerlerliyor, zaman sinsi düşman gibi sesizce akıyordu.
          Duvar saatinin tikirtilari gecenin sessizliğini bölen yegane egemen ses idi.
          
          Içimdeki  sessizlik  hastanenin boş koridorlarından daha da ıssız bir yalnızlık yaşatırken, yüzümü yere egen, huzurmu bozmama sebep olandan nefret ettim.
          
          Zayıf, cılız bir nefret aslında.
          Özlemekmi, nefretmi bilmiyorum.
          Burnuma masadaki karamelli çikolata kokusu dolsada, içimdeki  sızı hala canımı yakıyordu.
          
          Gece 00:40 gösteriyor. 

Bernackl55

Bazen bana gelir gider
          Seni dert etmeler
          Seni rüyalarımda hapsetmeler
          Yıldızların hırsızları mı var
          Tutamam, tutamam
          Hep yeni bir gün doğar
          
          Başka bir evrende 
          En güzel halinle
          Sen hayata karış
          Ben daha da biteceğim
          Kırgınım kendime
          Üşüyorum gölgende
          Henüz bilmesen de
          Belki bir gün gideceğim
          
          Hiç gerek yok daha fazlasına
          Zamanı tutmaya
          Fezaya uçmaya
          Geride kaldılar (geride kaldılar)
          Geride kaldı o günler
          Sen varken taptığım kasvetli şehirler...
          
          
          bir şarkı bırakmak istedim, özlendin.

Elektronik321

@ Bernackl55  Canım sağol... cok teşekkür ederim. Cok tatlısın....
Reply

Elektronik321

"Saçların güzelim"  ağır akan bir nefes ve derinden gelen, koyulaşmış ses tonuyla fısıldadığında,kirpilerinin  üzerinden geçti bakışlarım.
          "Nesi var saçlarımın?"
          Dudaklarını araladı; sıcacık, mis kokulu nefesi yüzüme serilirken içim içime  doldu sığmadı,taştı. Gülümsedim dilinden düşecek sözlerin akıla kazınan türden olduğu belliydi.
          "Öyle güzel kokuyorki"
          parmakları arasında tuttuğu bir tutam saçımı burnuna götürdü, o'an yüzüne doğru eğilmek zorunda kaldım. Gözlerini kapatarak derin bir nefes aldı.
          "Benim cennetim" gözlerime bakarak devam etti. "Saçların ve teninin korkusu benim 'Cennetim' " dedi. Gözlerim mutluluktan parladı, kısık kahkahalar attım, odanın içinde her köşeye bakarken. 
          Eğilerek dudaklarımı altına bastırdım. 
          
          "Bu şehirdeki tek yakınım, ömrüm, gülüm,gelinim ol. Yaralı parmağıma bakar gibi bakarım sana." Dedi ve devam etti.
          "Öyle sahiplenirim ki, nereye gitsek elini bırakmam. Yanında olmadığımda, annesini göremeyen çocuk gibi panikleyecek,etrafında beni arayacaksın, ağır birşey tutarsan sana dikkat diye kızacağım, elinden tutup parka götüreşeceğim. Çocuklar gibi beraber oynayacağız.
          Sana evlat muamelesi yapacağım"
          Ben kelime dağarcığımdaki bütün kelimeleri unuturken sustum,o konuştu.
          "Allah kısmet ederse sana iki dünyada,da talibim. Ben cennette'de senin kocan olmak istiyorum" dedi.
          "Kısmet" dedim.
           

Elektronik321

Selam....
          Nasılsınız?
          Elhamdülillah iyiyim. Yoğun çalıştığım için, uzun zamandır paylaşım yapamadım.
          Yaş ilerledikçe değişiyor insan.
          Tahammül alanın büyüyor, kusurları görmezden gelmeyi öğreniyorsun, yönünü yitirene pusula olursun. Karşılıksız korumayı huy edinirsin, en önemlisi,kimsenin kusurunu yüzüne vurmaya kıyamazsın. Hataların  bir kısmını üstlenirsin,karşındaki mahcup olmasın diye. Hayat büyütür insanı, baktığında fiziksel degil içini görürsün insanların. Bazen düşmanlarına dahi acırsın, merhamet, anlayış olgunlaştırıyor.
          Diyeceklerim varmış. Allaha emanetsiniz.

Elektronik321

"Nazar en çok  yeşile,  çiçeklere bir de çocuklara, bebeklere değer. Sen ne kadar  güzelsin bir bilsen!!!
          Ne zaman sana  içim kaynayarak baksam, biryerini yaralıyorsun. Uzun uzun yüzüne bakmaya gözümü, gönlümü simanla doldurmaya  çekinir oldum. Çünkü sana nazar etmekten korkuyorum." Dedi adam.
          
          Haklıydı, gerçekten bana çok nazar değerdi.