Bazen bana soruyorlar "sen niye karanlıktan kork muyorsun?" diye düşünmüyorum net bir cevabım vardır her zaman "bu hayatta karanlıktan korkacak daha fazla şey var." Bu cevabı verince insanların aklına niye hep cinler gelir bilmem. Bana 2. bir soru daha sorarlar "Peki karanlıktan daha çok korktuğun şey ne?" kalıyorum, sadece duruyorum. Hangisinden başlamalıydım? nasıl anlatabilirdim ki? aynı şeyleri hissedecekler miydi ben söylediğim zaman? cevap vermiyorum... Susmak bazen işime yarıyor, bana boş gözlerle bakıyorlar "peki" diyorlar ümitli bir sesle "Aydınlıktan niye korkuyorsun?" bu sefer durmuyorum. "Aydınlık her zaman bana yaptığım hatalara açılan bir kapı gibi gelmiştir. Karanlık ise her şeyimi saklayabileceğim sadece benim görebileceğim bir yer, karanlıkta birbirimizi göremeyiz öyle değil mi? işte çünkü karanlık gerçekten iyi bir dosttur. Ama ya aydınlık? oda öyle mi? aydınlık bir beyazlık gibi, önüne ne geliyorsa yansıtıyor. Hataları, geçmişi, özlemleri... saklamıyor siyah gibi. 'Beyaz ve siyah' sanırım bu yüzden zıt anlamlı kelimeler ; beyaz, ne kadar narin ve güzellikler dolu gözükse de her şeyi yansıtır ; siyah, ne kadar iç karartıcı gözüküyor öyle değil mi? karanlıkta hep kötü şeyler mi var? evet, kötü şeyler var. İste karanlık bu yüzden güzel, bütün yükü kendi üstüne alıyor, hiç bir zaman bizi yarı yolda bırakmıyor. Aydınlık bir gün tükenecek ama karanlık, ebediyen, sonsuza dek kalacak. Çünkü o gerçek dost..." insanlar susuyor, bu seferde onlar hiç bir şey diyemiyorlar...
  • Istanbul, Turkey
  • JoinedApril 22, 2015

Following


1 Reading List