Suskunluğumdu hayata dair en büyük silahım. Her geçen gün parça parça kopuyordu umutlarım benden. Her anım çekilmez oluyordu, yaşamak zor geliyordu sanki her yeni güne umutla başlamak pek bir zormuş. Neydi acaba beni hüzünlendiren yalnızlığım mı, suskunluğum mu ? . ıssız bir ada gibiyim. Issızım bu karma şehirde…
Kafeler,barlar,restaurantlar ,sokaklar kalabalık olan her yerde yalnızlığımı buluyorum.sonra geçiyor bir köşede öylece kalabalığı izliyorum. Aslında öylece değil çoğu zamn asıl görmek istediklerimi görüyorum. Sahte gülüşler, elden ele dolaşan kirli paralar. Cafcaflı kıyafetler, parlayan rugan ayakkabılar. Renkli parmaklar. Ağır takılar ve kaliteli siğaralar. Birbirinden farklı farklı tarzlar yaratmaya çalışan insanlar. O kadar gülünçler ki uzaktan. Pahalı kıyafetlerin içinde öylece yaşayan boş bedenler. Beklide onlardan biri olamadığım için yalnızlığa mahkumum ve şimdi ise yalnızlığı sevmeye başladım.. cafelerin gürültüsünden arabaların korna sesinden, insanların kahkahalarından sıkılıp yürümeye başladım. Her yer ışıl ışıl dükkanlar,cafeler restaurantlar,sokak lambaları.. biraz yürüdükten sonra birkaç gencin sokak da gitar ve keman çaldığını gördüm uzaktan hoş geliyordu müziğin sesi. Sanki bir şeyler anlatıyordu müzik ya da genlerin anlatmaya çalıştığı bir şey vardı. Bu nu anlamak mümkün değildi sanırım, ya da hiç kimsenin umurunda değildi, çünkü kimse dönüp bakmıyordu. Eskisi gibi cazip gelmiyordu sokak müziği görmeden bakmadan geçenlere.bence hala bir gizemi güzelliği derinlerden gelen bir hüznü vardı. Böyle düşünürken yüzüme damlayan yağmur damlasıyla kayboldu düşüncelerim. Şöyle bir baktıktan sonra kemanın yerde açılmış içince metal paralar olan kılıfı gözüme çarptı.
  • JoinedJuly 18, 2014


Following


1 Reading List