Ve sonra uyandı adam. gözleri birisini arar gibiydi; sabahın ilk sarı ışıkların da bi koltuğa bi ölü gibi uzanmıştı adam, sadece uzanmış yüzüstü, belki de kendisini buraya bıraktı sevgilisinin kollarından yada uyumuyordu iki gündür kendisini oraya bırakıverdi hiç ses etmeden. başını sağa sola çeviriyor adeta bulunduğu yeri tanımaya çalışıyor, yabancılıyor gibi. onun evi değil görünene göre kimin evi ki lüks de değil hiç gitmediği restaurantta rastladığı kadın onu evine almamıştır. o hayaller olur bi de pembelerde o halde şu uyanmaya çalışan adam neden orada, o kim? bacaklarını kendisine çekti uzandığı koltuktan doğrulmaya çalışıyordu gücü de yerinde yok çok mu yorgun, çok mu tesir altında. o neden orada? üstüne atılı olan battaniyeyi sol yanına attı ve kendisine bir baktı yeniden etrafına bakmaya başladı neden buradayım diye düşünüyor gibi koltuktan kalktı ve ayaklarına baktı kendisini görmüştü ilk defa yada gerçek mi gerçekleri mi gördü acaba; hiç tanımadan bilmeden uyandığında ki gerçekleri..