bazen sorguluyorum hayatı, neden ben bunları yaşadım diyerek kendimi, her şeyi sorguluyorum. bunları yaşamak bana reva mıydı diyorum bazen sonrada hak etmişsin ki başına geldi diyorum.
ben hala bir şubat gecesinde kaldım. benim için aylardan aralık değil benim için bugün hala o soğuk şubat gecesi. Arkadaşlarımı bir bir toprağa koyduğum o soğuk gecede kaldım ben. Çocukken oyunlar oynadığım kuzenimin kara toprakla buluştuğu o gecede kaldım. Her bayram evine gidip büyük bir özenle hazırladığı ikramlıkları yediğim yengemin teninin soğudu o gecede kaldım.
en yakın arkadaşımı o soğuk toprağın altına koyarken kendimin sıcak evde oturuyor olmaktan da utandım.
önce bir haber geldi. dedim ki hayır gerçek değil. o melek gibi birisi ölmez dedim. sanki bir an için ölümün bir anda geldiğini unutmuştum. kendimi bir anda fotoğraflara bakarken buldum. anneme gösterdim annemin gözlerime bakıp ağzından çıkan acı nida ile dedim ki gerçek. o bizi bırakıp gitti. savaşta yenildi.
mezarına bile gidemedim. En çok bu koyuyor zaten. canımı kurtardım, ailemi kurtardım ama arkadaşımın mezarına bile gidememek yoruyor insanı.
içimde öyle tarifsiz bir acı var ki bazen bir an önce bu acının bitmesini geçmesini istiyorum.
şuan arkadaşlarım var ama hiç biri senin gibi hissettirmiyor be güzelim...
seninle geçirdiğim 3 yıl benim için 30 yıla bedelken içimdeki varlığın sanki doğduğum andan beri var. ben seninle, sizinle arkadaşlığı öğrenirken birinizi kilometrelerin ardına bırakmak diğerini yine kilometreler ardındaki soğuk toprağın altına bırakmak benim tarifsiz bir acı çekmemi sağlıyor.
huzurla uyu güzel bebeğim. ben senin için hayallerin için ne kadar acı çeksem de ayakta durup savaşmaya devam ediyorum.
Seni çok seviyorum.