Gökyüzünün gri tonları altında, sessiz bir kütüphanede ölüm meleği Taehyung, görev listesini defalarca gözden geçiriyordu. Günlük görevleri eksiksiz yerine getirmek zorundaydı; aksi takdirde ceza kaçınılmazdı. Duygu beslemek ise kesinlikle yasaktı. Çünkü duygular, onu zayıflatır, insanlara bağlanmasına sebep olurdu. Birçok ölüm meleğinin hisleri alınmıştı bile.
Taehyung, keskin bakışlarını görevin adresine çevirdi. Bugün, Jungkook adında genç bir insanın ruhunu toplaması gerekiyordu. Ama işler planlandığı gibi gitmedi.
Jungkook, yorgun ama umutlu bir ifadeyle Taehyung’un karşısına çıktı. “Neden buradasın?” diye sordu, gözlerinde korkudan çok merak vardı.
Taehyung, soğukkanlılığını koruyarak, “Görevim bu. Ruhunu almak zorundayım,” dedi.
Ama bir şeyler farklıydı. Jungkook’un varlığı, Taehyung’un içine tanımlanamaz bir his bıraktı. Bu, yasak bir hisdi.
Günler geçti. Taehyung, görevlerini yaparken Jungkook’u izlemekten kendini alamadı. Her anında ona dokunmak, yanında olmak istedi ama yasakların zinciriydi bu.
Bir gece, görev listesindeki ceza uyarısı belirdi: “Görev ihlali ve his besleme tespiti. Cezalandırılacaksın.”
Ama Taehyung artık kararını vermişti. Jungkook’un elini tuttu ve “Bir kez de insan olmayı denemek istiyorum,” dedi fısıltıyla.
Jungkook, gülümseyerek cevap verdi: “O zaman birlikte direniş başlasın.”
Ve iki ruh, yasaklara meydan okuyarak yeni bir hayatın kapısını araladı.