Bazen dönüp bakarım eskiye ve ne çok şeyden vazgeçmişsin, hiç pişman olduğun oldu mu diye sorarım kendime. Yani beni nasıl bilirdiniz diye kimseyi muhatap almam bu soru için, kendime sorarım. O ne lan öyle, ölmüş gibi? Beni iyi bilmeyin arkadaşım, hatta hiç bilmeyin, yanaşmayın, umurumda mı sanıyorsunuz?
Yine de bir anda kızıp dağıttığım şeylere üzülürüm. İçim sızlar ve "keşke" derim elbette. O raddeye gelene kadar keşke anlasaydın beni diye iç çekerim. Şimdiye kadar çok bekledim çünkü. Çok şeyi içimde biriktirdim. Bugün olmazsa yarın düzelir dedim... Ama olmadı. Kime sıkıca sarılsam kollarımı gevşetmeye çalıştı ve ben de vazgeçtim. Yani gücünüz yetmezdi ama çok öncelerde "zorla yaşanmıyor bu hayat, her şey olacağına varıyor" diyen de bendim... Unutmam bu sözü. Unutmam neden artık hayatımda olmadığınızı. Unutmam kaç tufan atlattığımı... Çok yoruldum. Çok yordunuz... Yeniden bir şeyleri denemekten ve bilmediğim bir yere gidip orada yaşamayı istemekten usandım. Yalan yanlış "hep yanındayım" hikayelerinin kulağıma fısıldanmasına gülüp geçmeyi öğreneli çok oldu... Değilsiniz, değildiniz... Yanımı bildiğim gibi, dört bir yanınızı nasıl kalabalık ettiğinizi de iyi bilirim... İnanmiyorumkii artık
Böyle iyi. Böyle çok iyi.