Uyandığımda güneş henüz doğmamıştı. Huzur buldum. Çünkü karanlıkta uyanmak gerçekti. Her gün yeniden doğan güneşin ışıklarının umutlarıyla uyanan insanlar dün hissettiklerini ve hissettirdiklerini, dünyadaki bütün izlerini kendi benliğinde hiçliğe bırakıyordu. Bunu düşünmek beni delirtiyordu. Dün yaşadıkları her şeyi unutarak yeni bir gün yaşamak isteyen insanlara anlam veremiyordum. Tereddütte kalana, düşünen insana korkak diyorlardı. Doğruyu anlatmaya çalışana cahil. Kendi kalıplarına uyan insanları her gün yüceltiyorlardı ve kendi hayatlarını, yaşanacak hayat bu işte diye sunan insanları takip ediyorlardı. Bu sahte çoğunluk sistemi oluşturmuştu. Asıl gerçekliğin görmezlikten geldiklerinin içinde saklı olduklarını fark edemiyorlardı. Sözde cahilliğin karşısında ki duruşlarının sefilliğini, her gün sözde sefillerden kendilerini ayıran teknolojiyi elinden bırakmayan insanların cahilliğini gördükçe sinirleniyordum. Tüm bunlara verilebilecek örnek çoktu ama asıl sorun tüm bunları yapan sistemin sahiciliğiydi. Sokakta düşüncelere dalmış yürürken kimselerin olmayışı güzeldi. Serin rüzgarı hissediyordum. Güneşin sahte umutlarında yanan ruhların küllerinin kokusu olmadan yürümekti en büyük keyfim. Güneş doğmamıştı. Hava karanlık olabilirdi. Ama bana göre çok gerçekti. Güneş henüz herkesin göremediği karanlık yüzünü göstermemişti.
Lütfen hiç bir içeriği kopyalamayınız. Tüm hakları bana aittir.
- İstanbul
- JoinedJune 24, 2016
Sign up to join the largest storytelling community
or