Haruizen

Uzun süre offline 

sukaizen

sonsuza götüren bir denizin kıyısına varmıştım.
          o zaman anladım ki, susmak bir cüsse işi… derin denizlerin işi.
          sığ suları en hafif rüzgârlar bile coşturabiliyor.
          derin denizleri ise ancak derin sevdalar..
          anladım ki, derin ve esrarengiz olan her şey susuyor.
          anladım ki susan her şey derin ve heybetli.
          bazen, uzaklaşmak gerekir yakınlaşmak için…
          bazen, hatırlamak gerekir hatırlanmak için…
          bazen, ağlamak gerekir açılmak için…
          bazen, anmak gerekir anılmak için…
          bazen de susmak gerekir duymak için.”

sukaizen

sen bir derin denizsin peri, her seferinde keşfedilecek bir noktan çıkıyor ve bu noktalar bazen karanlık derin bazen ise yanı başımda. 
Reply

Haruizen

Gönül, bir cam fanus gibi, içine sığdırdığı bütün ışığı bir anlık sarsıntıyla dökebilir. Söz, bir bahar dalı gibi, ya çiçek açtırır ya da kökünden kurutur. Kırıcı olmak, bir gülün yapraklarını hoyratça savurmaktır; oysa gönül almak, rüzgârın savurduğu o yaprakları tek tek toplayıp yeniden bahara inanmaktır. İnsan, dilini bir hançer gibi kullanabilir yahut bir kuş tüyü misali, dokunduğu her yeri incitmeden sevebilir. Gönlü onaran, aslında kendi ruhuna da şifa verir; çünkü kırılan her kelime, sahibinin kalbinde de bir iz bırakır.

sukaizen

she's *the sun* that peeks through the clouds on a rainy day 

Haruizen

@sukaizen  Haru ve suay ❣️
Reply

sukaizen

@Haruizen  güneş ve yıldız ❣️
Reply

sukaizen

Haruizen

@sukaizen  Yakışıyorsa, demek ki doğru seçimi yapmışım. ( bugün de şımartıldık ❣️
Reply

sukaizen

@Haruizen  bu kadar yakışacağını bilseydim önceden akıl edip sana derdim
Reply

Haruizen

@sukaizen  İyi uykular şirin suay❤️(match olmuşuz, yakışmamış mı?
Reply

Haruizen

"Gönül yoksa gönlümde, köşkler olur harabe,"
          Sesim yankılanmaz, duvarlar duyamaz beni.
          Bahçede güller solar, rüzgâr küser toprağa,
          Bir zamanlar aşk kokan odalar, şimdi serin ve sessiz.
          
          Bir kandil gibi titrer içimdeki ışık,
          Söndürülmüş duaların, yarım kalmış heveslerin yüküyle.
          Gönülsüz bir şehirde, yol nereye gider ki?
          İnsan kendini nereye koyar, eğer gönlü yoksa içinde?