5 metrelik kuyuda kayboldum ve 4 metrelik ip uzattılar bana. Bende o ipte önce bedenimi sonra ruhumu astım. Bir ipe hayatımı dizip aşmışken nefesimi kesen düğümleri çözemedim. Öldüm ama gömülmedim yaşadım ama nefes almadım. Ecel bana nefes vermez bilirim. Soğuk mermerlerin nefes alan insanlardan daha çok beni dinlediğine çoğu kez şahit oldum. Soğuk mermer bile beni hasta etti.Her hastalık merhem sürünce geçmez. Ruhunuza merhem sürünce geçiyorsa banada söyleyin. Geçiyor mu ruhun kaybolmuş yarasının acısı,bulabiliyor musunuz ruhununuzun yarısını. Yazarken bile diz çöküyorum benliğime. Yazdıklarım bana tetiği çekilmiş bir silah sundu. Bazı silahlar kurşunsuz tetikte bekler bazı kurşunlar ters teper. Uçurumun kenarında o silahla beklerken çoğu kez okyanusların kıyısına gömüldüm. Çoğu kez bu hayatta hep küçük bir çocuğun masumiyetiyle gezdim. Masmavi gökyüzünde kuşlar kadar özgürce uçmak için neler vermezdim. Gömüldüğüm okyanus kenarının kıyısında ve astığım Hatice'nin önünde kaç kez diz çöküp " birgün herşey çok güzel olacak" diyerek hayata tutundum. Bugün buradayım. Ben Hatice hayata çoğu kez yenilmiş ama tırnaklarıyla 22 yaşıma kadar gelmişim. Geriye dönüp baktığımda özlediğim tek şey çocukluğum ve çocukluğumda ki barbi bebeğim. Ve yine karşımda küçüklük fotoğraflarım. Diz çöktüm o çocuğa karşı " birgün herşey çok güzel olacak"...