Hulya-53

Zemherinin boyun eğdiği bir hakikattir bu: Buz tutmuş sessizliğin içinde gizlidir bekleyişi, elbet doğacaktır güneşi.
          	Her kış bahara gebedir; sabrın doğurduğu vakite.
          	
          	Hulya

Siyah_Kalem_

https://ibb.co/W2mDsF5
          https://ibb.co/cFZP7mq
          
          Aynı tasarım iki tane yaptım, birini sade yaptım kullanmak istersiniz diye... Ortadaki bayrağı ahşap üzerine ben çizip boyamıştım, çektiğim fotoğraftan kesit olarak almıştım burda kullandım

Siyah_Kalem_

@Hulya-53 Teşekkür ederim, beğenmenize sevindim, altına Türkçe'sini de ekleyebilirim, tabi ki kitap kapağı olur, çalışmalarımız arttıkça projeler şekillendikçe daha kapak olarak kullanabiliriz. 
            
            İleride siz ve kardeşlerimle bile ekip çalışması yapar, projeler hazırlarız inşaAllah... Filistin'e dair atılan her bir adım hizmettir, yeter ki faydamız olsun.
Reply

Hulya-53

@Siyah_Kalem_  
            
            Esved, bayrağı hatırlıyorum, sizin emeğinizdi. Yapmış olduğunuz her iki görsel tasarımınız da gerçekten çok başarılı ve hak ettiği değeri taşıyor. Yüreğinize ve elinize sağlık. Ayrıca, içeriği Filistin'le ilgili bir kitabın kapağı da olabilir. Neden olmasın, değil mi? 
Reply

Hulya-53

Vicdansız, ihanetkâr, hain, alçak ve onursuzluk örneği görmek isterseniz... Mahmud Abbas'ın davranışlarına bakın!
          
          Hulya

Hulya-53

@ Siyah_Kalem_  es-selâmu aleykum sabâhu'l-hayr es-seyyid esved 
            
            Her insan, bir yerden bir yere, bir halden başka bir hale doğru yol alır. Kimimiz bu yolculukta samimiyetle Allah’a yakınlaşır, kimimiz ise uzaklaşır. İyilerin ve kötülerin hikayesi işte tam bu noktada ayrılır: Bir tarafta Allah’ın emirlerini yerine getirmek, rızasını kazanmak ve manevi anlamda bir yükselişe odaklanmak, diğer tarafta ise dünyevi arzular, nefsani istekler ve gerçek bir kayboluş, gaflet içinde yaşamak. 
            
            Kötüler, farkında değiller ama bu yol, aslında büyük bir zulümdür. Mahmud Abbas gibi kimliksiz, karaktersiz kişiler kaç yıl daha yaşayacak? Hastalıklı, hain beyinleri ve merhametsiz kalpleri ne kadar daha işlev görecek? Kim bu dünyadan eli dolu gitmiş ki, ama bu namussuzlar, ellerinde masumların kanıyla, ahıyla ve gözyaşlarıyla nihai sona erecekler.  
            Sonuç olarak, her şeyin bitiminde Allah’ın takdiri gerçekleşecektir... Sabır!
Reply

Siyah_Kalem_

@Hulya-53 
            
            selâmunaleykum es-seyyide Hulya 
            
            Tarih tekerrürden ibaret derler; dün İzzetin el-Kassam'ın yiğitleri direnişi başlattıklarında, nasıl ki müzakereyi seçip ingilizlerle masaya oturanlar vardı, bugün de İzzetin el-Kassam'ın yiğitleri direnişe devam ederken, Mahmud Abbas gibiler Oslocu-müzakereci bir zihniyetle siyonist hizmetkârlığına devam etmekteler! 
            Sorsan Filistinli ve Filistin halkını temsil ediyor! 
            
            Hainlik, alçaklık ve onursuzluk bunlara söylenecek en hafif sözler olarak kalıyor! Siyonist hizmetkârı desek üzerine almaz bunlar...
Reply

Hulya-53

Filistin'de taş taş üstünde kalmazken, kıyamet yaşanırken, kundaktaki bebeklerden yediden yetmişe tüm Filistin halkı hunharca katledilirken... Füzeler ve bombalar ardı ardına yağarken, Filistin'in her bir karışı adeta toplu mezara dönüşmüşken... siyonistlerin kurduğu hapishanelerde, akıl almaz zulümler ve işkenceler yaşanırken...
          
          Tüm bunları görmezden gelen, sessiz kalan Türk ve dünya medyası, ne olduysa birden Suriye'de yaşananları "görmeye, duymaya ve duyurmaya" başladı. Vay vay vay! 
          
          Bu adaletsizliğin de bir gün hesabı sorulmayacak mı? Bugün Suriye halkı için "vah vah" diyen, ancak Filistin halkının acısını görmezden gelen, sessiz kalanların Allah belalarını vermeyecek mi? Adaletin tecellisi elbet gerçekleşecek!
          
          Hulya

Hulya-53

Zulümle inşa edilen düzenlerin asıl hedefi, insanlığın iradesini kırmaktır. Ancak direniş, bu düzeni bozan en güçlü karşılıktır. Suriye halkı direnmek yerine vatanlarını terk edip sığınmacı olarak, bölgesel güçlerin (Türkiye, İran, Suudi Arabistan) ve küresel güçlerin (israil, Rusya, ABD) çıkarları uğruna oyuncak tahtası olmayı kabul ettiler. Aslında kazanmadılar, tam tersine kaybettiler. Suriye'deki hapishanelerde yaşananlar, toplu mezarlar bugün mü ortaya çıktı? Hayır! Şimdi ise oyun kurucular, sahte kahramanları ileri sürdü. Oyun büyük ve devam ediyor. Onursuz Suriye halkı ise bu oyunda figüranlık yapmaya devam ediyor. Direniş ruhu olmayan bir toplum, onurlu bir yaşam mücadelesi veremez.
          
          Hiç dikkat ettiniz mi, medyada gösterilen sözde hapishanelerdeki kadınların ve erkeklerin bir gram kilo dahi vermeyen vücutlarına, üstlerinin başlarının gayet düzgün olmasına? Ne demiştik, oyun planlı bir şekilde ilerliyor.
          Hatırlıyor musunuz, Gezde' deki Şifa Hastanesini; israil askerlerinin  bombaladıkları hastanede, Kassam Tugaylarına ait yer altı tünelinde silahlar ve Kur'an-ı Kerimler ele geçirdiğini ve bu görüntüleri dünyaya servis ettiklerini? Kendilerini haklı göstermek için yaptıkları bu manipülasyon, aslında o Kur'an-ı Kerimlerin kapaklarının hiç açılmadığını ve yeni olduklarını, kapaklarındaki oluşmayan çizgilerden anlayabiliyorduk. Bu da dünyaya, sözde tünelin ve içindekilerin bir kurgudan ibaret olduğunu fazlasıyla kanıtlamıştı değil mi? 
          
          İnsanlar sadece gece uyumaz, aynı zamanda gerçeklerden uzaklaştırılarak da uyutulmaya devam eder. Uyanın artık uyanın! 
          Hakikatin nurunu israiliyatın gölgesiyle karartmak, İslâm'ın ruhuna kara bir perde çekmektir. Oysa İslâm saf bir ırmaktır; israiliyat ile ırmağı bulandırmaya devam etmekteler! 
          
          Hulya

Hulya-53

Direnişimizin amacı, topraklarımızda yaşam hakkımızı elde etmektir. Çok mu imkansız bir şey istiyoruz? Karşılığında hem kanımız akıtılmakta hem de canımız alınmakta; yerimiz, yurdumuz yıkılmakta. Bunca füze, bunca bomba... karşılaştığımız bunca zulüm. 
          İlle de İslâm, ille de Filistin; bu iki kutlu uğruna değer!
          
          Hulya

Hulya-53

Kadının siyah abayası ve şalı tozla, toprakla yıkanmış gibiydi. Ramallah’ın çatışma kokan sokaklarında sahaya adım attığında, yanına koşan 14 yaşındaki ela gözlü, güzeller güzeli küçük yardımcısı, titrek bir sesle seslendi:
          "Abla, üstünüz başınız yine toz içinde kaldı…"
          
          Türkçe’deki gibi doğrudan "abla" veya "abi" ifadesi Arap dilinde yoktur. Ancak kadın, "abla" kelimesini Zainab'a öğretmişti.
          
          Kadın, yüreğinde derin bir sızıyla, ama o acıya inat barındırdığı o yumuşak tebessümüyle yere eğildi. Şefkatle:
          "Üst baş yıkanır Zainab, temizlenir. Ama…" dedi, bakışlarını ufka dikip sesi fısıltıyla derinleşerek, "Kalbimiz toz toprak içinde kalırsa, işte onu arındırmak zordur. Çok zordur."
          
          Etrafındaki yıkıntıları işaret ederken, kelimeleri insanlığın vicdanını delip geçecek kadar ağırdı:
          "Bunca katliamı, bu tarifsiz yıkımları, kalpleri tozla ve kirle kararmış olanlar yapmıyor mu sence?"
          
          Ela gözlü kız çocuğunun dudakları kıpırdadı, ama kelimeler dökülemedi. Sessizlik; o yıkılmış şehir kadar ağır, o kararmış kalpler kadar soğuktu.
          
          Kadın, içinde biriken öfkenin ağırlığıyla sesi yükselerek haykırdı:
          Yaz, ey zaman!
          Biz kimiz? Ruhumuz işgal altında direnen bir halkız. Adımız Filistin; yabancıların dudaklarında kayboluruz. Varlığımızı sevmeyenlere karşı her gün yeniden doğarız. Sesimiz bir çığlık gibi yankı bulur, ama kimse duymak istemez.
          Dışımızda bir şeklimiz vardır, ancak içimizdeki yangını kimse görmez.
          Gözlerimizdeki acıyı, sadece bizden olanlar, bizi bilenler anlayabilir.
          Ama biz, bu topraklarda hem ölü hem de diriyiz; birbirini tamamlayan bir sükunette, çünkü biz kaybolmuş değil umutla yarını bekleyenleriz!
          
          Hulya

Hulya-53

@ Siyah_Kalem_  es-selâmu aleykum es-seyyid esved 
            
            Ruhu işgal altında, onurla direnen Filistin halkı, zulmün karşısında bölgesel ve küresel güçlerin çıkarlarına asla boyun eğmeden, sığınma talep etmeden ve yardım dilemeden özgürlük için verdiği mücadeleyle yalnızca kendi için değil, tüm mazlumlar adına direnmektir. Bu direniş, Müslümanların yere serilmiş onurunun yeniden ayağa kalkacağı günün amansız mücadelesidir.
            
            Bizlerden de selâm ve dua ile...
Reply

Siyah_Kalem_

@Hulya-53
            
            selâmunaleykum es-seyyide Hulya
            
            
            Adam; daha henüz bıyıkları bile terlememiş genç delikanlıyla uzun uzun sohbet ettikten sonra, en sonunda sağ işaret parmağını önce kendi kalbinin sonra gencin kalbinin üzerine dokundurarak "yeter ki burası kirlenmesin, bozuk olmasın, burası kirli ve bozuksa işte o zaman sıkıntı" dedi ve sözlerini tamam etti...
            
            Ruhlarda aynı doğrultuda aynı his ve dert üzere olunca sözler birebir aynı yahut mânâca aynı doğrultuda oluyor.  Bir olan ruhlar, derdi de sıkıntıyı da beraber yaşar ve beraber aşarlar, huzuru ve mutluluğu da beraber tadar beraber yaşarlar... 
            
            Ruhu işgal altında direnen Filistin halkıyla ruhumuz beraberdir! Selâm olsun!
Reply

Siyah_Kalem_

https://ibb.co/Tm45rrf
          
          https://ibb.co/7NPwV68
          
          https://ibb.co/z84TR4G
          
          https://ibb.co/Sd2Z51Z
          
          Oysa üzerine türküler yazılan, çiçeklerde bir süstü diken, bağrına basar sevdalılar yine de vazgeçmezdi sevdalarından... Çiçeklerde bir süstü diken, kanayan yarada bir sebep olsa da kendi özlerinden gelen süs! O olmadan sevdanın kıymeti olmayan bir süs...
          
          Bir de buzdan dikenleri gördüm seyrimde...
          Yine gülde olduğu gibi Yaradan'ın sanatından bir süs; kainatın döngüsünde, varlığın özünden süzülüp meyvelenen buzdan dikenler... Kırağı, dokunduğu heryerde diken diken olan bir süs oluyor.  Sahi ne kadar da yakışıyor değil mi?  Acıtmayan, incitmeyen, soğuk görünen ama özden gelen o buzdan dikenler...
          
          Hele söğüt dallarında bambaşka benim için; telli duvaklı olmuş söğüt dalları, bembeyaz kardan bir dokunuş, süs üstüne süs olmuş...
          
          Bir de yabani otlar ve dikenler var; acıtan, yakan yıkan, girdiği yeri talan eden, gülistanı mahvedip sömüren !
          
          İşte Filistin; bir gülistan, süs üstüne süsler var, çiçekler çeşit çeşit, dikeni kendi özünden, yazı bir başka kışı bir başka... Gülistana yabaniler girdi, yabani otlar ve dikenler sardı, talan etti, yaktı ve yıktı! Filistin kendi özünden gelen dikeni bağrına basar ama bu yabanileri asla! Diken gülden olmayken, yabani dikenlere karşı gül yetiştirilen toprakların adıdır Filistin! 
          
          "Yaz, ey zaman! 
          Gül, kendi özünden gelen dikenlerle büyür; oysa Filistin'de bizim kaderimiz, yabani dikenler arasında güller yeşertmektir."
          
          Siyah

Hulya-53

Ve biz, bir çiçek gibi yaşamaya çalışırken,  dikenler sardı etrafımızı. Bizi kuşatan, sarıp sarmalayan zehirli ve yabani bitkilerin arasında sıkışıp kaldık. Yaşam ağır bir sancının ritmiyle akarken, biz bu sancıyı varoluşumuzun parçası bilerek büyüdük. Fedakârlığın en çetin sınavlarından geçerken, nefretin her türlüsüyle donandık; mutluluğun derin bir yaranın kabuğunun altında var olduğunu öğrendik. Doğduğumuz topraklarda umut yeşertmeye çalışırken, yüreklerimizi çürüten acılara tanıklık ettik. Ölümler, bizleri olgunlaştırdı; her kayıp, yeni bir başlangıcın eşiğine götürdü bizi.
          
          Toprağımız işgalle verilmedi bizlere aksine, kendi vatanımızda zulüm altında birer mülteci gibi yaşadık. Özgürlük, kimse tarafından sunulmadı; onun her zerresini mücadeleyle yoğrulan bir direnişle kazanmaya çabaladık. Köklerimiz, asırlık zeytin ağaçlarının derinlere inen damarları gibi güçlüydü; fakat her dalı, yaşanmışlıkların izini taşıyan birer acı hatırasıydı.
          
          Biz, bu toprakları kanımızla yoğurduk; adımızı her karışına kazıdık. Huzur, bu diyara ancak bir yolcu gibi uğrayıp geçti. Yaşamaktan çok, direnmeyi öğrendik umut etmekten çok, sabretmeyi; ve asırlardır gökyüzüne bakan zeytin ağaçları gibi, biz de kök saldık bu topraklara; rüzgâr ne kadar sert esse de,  yere serili dallarımız dirençle doğrulmayı bildi. 
          
          Yaz, ey zanam! 
          Gül, kendi özünden gelen dikenlerle büyür; oysa Filistin’de bizim kaderimiz, yabani dikenler arasında güller yeşertmektir.
          
          Hulya

Siyah_Kalem_

@Hulya-53 
            
            İkrar verip bu yolda, yetişenler olur gül,
            Gülistan'ın özünden çıkar nice yiğitler!
            Yara yara açılıp, katmer katmer olur gül,
            Yaban otlar biçilir, çoğalsa da Şehidler!
            
             Katmer katmer yetişen güllere selâm olsun!
Reply

Hulya-53

@ Siyah_Kalem_  es-selâmu aleykum 
            
            Gülün özünden olan dikenler, onun en sadık koruyucusudur. Güle uzatılan ele batar. Filistin de böyledir; yaraları derin, acısı keskindir, tıpkı bir diken gibi. Ama direnişiyle her defasında yeniden açar, katmer katmer bir gül olur. 
Reply

Siyah_Kalem_

@Hulya-53 selâmunaleykum es-seyyide Hulya
            
            İşte Filistin; bir gülistan, süs üstüne süsler var, çiçekler çeşit çeşit, dikeni kendi özünden, yazı bir başka kışı bir başka... Gülistana yabaniler girdi, yabani otlar ve dikenler sardı, talan etti, yaktı ve yıktı! Filistin kendi özünden gelen dikeni bağrına basar ama bu yabanileri asla! Diken gülden olmayken, yabani dikenlere karşı gül yetiştirilen toprakların adıdır Filistin!
Reply