Hulya-53

Kapıya varınca
          	Taşlar bile adımlarımı tanır oldu
          	Sanki yıllarca beni beklemiş
          	Hüzünlü bir ev, paramparça bir şehir 
          	Ben de yıllarca
          	Onları beklediğim gibi
          	
          	Usulça içeriye süzüldüm 
          	Holdeki kırık aynada 
          	Mahsun bir çocuk gördüm 
          	Gözlerinde koca bir ülke
          	Kimse bilmez
          	Sadece acının tanıkları bilir 
          	Bir çocuğun gözyaşının
          	Kaç insanı ve kaç şehri taşıdığını
          	
          	Sen bilir misin? 
          	
          	Biz şehri terk ettiğimizde
          	Kapılar bizi uğurlamadı
          	Çünkü biliyorlardı
          	Bir gün
          	Aynı sesle, aynı hevesle geri Döneceğimizi
          	
          	Sürgün dediğin,
          	İnsanı sadece toprağından ayırmaz
          	Göğünden de koparır
          	Bir kuş olur ruhun,
          	Ama kanadının bir tüyü
          	Hep evde kalır
          	
          	Annem,
          	Adını söylediğinde vatanın,
          	Sanki bir ninni dökülür dilinden 
          	Yalnızca incinmiş yürekler duyar 
          	Onun sesinde
          	Bir şehrin bütün yaralı çocukları
          	Uykuya yatırılır
          	
          	Hulya

Hulya-53

Kapıya varınca
          Taşlar bile adımlarımı tanır oldu
          Sanki yıllarca beni beklemiş
          Hüzünlü bir ev, paramparça bir şehir 
          Ben de yıllarca
          Onları beklediğim gibi
          
          Usulça içeriye süzüldüm 
          Holdeki kırık aynada 
          Mahsun bir çocuk gördüm 
          Gözlerinde koca bir ülke
          Kimse bilmez
          Sadece acının tanıkları bilir 
          Bir çocuğun gözyaşının
          Kaç insanı ve kaç şehri taşıdığını
          
          Sen bilir misin? 
          
          Biz şehri terk ettiğimizde
          Kapılar bizi uğurlamadı
          Çünkü biliyorlardı
          Bir gün
          Aynı sesle, aynı hevesle geri Döneceğimizi
          
          Sürgün dediğin,
          İnsanı sadece toprağından ayırmaz
          Göğünden de koparır
          Bir kuş olur ruhun,
          Ama kanadının bir tüyü
          Hep evde kalır
          
          Annem,
          Adını söylediğinde vatanın,
          Sanki bir ninni dökülür dilinden 
          Yalnızca incinmiş yürekler duyar 
          Onun sesinde
          Bir şehrin bütün yaralı çocukları
          Uykuya yatırılır
          
          Hulya

Hulya-53

Duygular taklit edilebilir, bir çok duyguya benzeri giydirilebilir. Yüzüne maske, yüreğine karanlık düşürebilir insan. Ama merhamet ve cesaret, her ikisininde taklidi yoktur.
          Belki de bu yüzden en çok yaralandığımız yer, en çok insanca kaldığımız yerdir. Belki de sorun, çok az insanın onları taşımaya cesaret etmesinden kaynaklıdır.
          
          Bir yerlerde okumuştum diyordu ki "Merhametin ışığı cesaretin ateşini tetikler" 
          Şimdi bulunduğumuz konumda, tam da durduğumuz yerde anlıyorum ki insan, ancak başkasının acısını hissedebildiği zaman korkuların üzerine korkusuzca yürümeyi öğrenir.
          
          https://hizliresim.com/evxtxns
          
          Hulya

Hulya-53

Ben sadece çocukların bir gün korkusuzca koştuğunu, aç mideyle uyumadıklarını, sıcacık evlerinde güvende yaşadıklarını görmek istiyorum. Filistin’in sokaklarında zeytin ağaçlarının gölgesini, çiçeklerin yeniden açtığını, annelerin artık ağıt değil, ninniler söylediğini görmek istiyorum.
          Bugün üç çocuğu daha kaybettik. Üçü de birbirine benzeyen korku değil, soru soran gözlerle bakıyordu “Biz ne yaptık?” 
          
          Hadi söyle bana, biz onlara ne cevap vereceğiz? Her gün, her saat, bu katiller bizden bir parça daha alıyor. 
          Soruyorum sana: Ben durmuyorum, sen duruyor musun? 
          Ben yaralarını sarıyorum, sen ise yaralayanı durdurmaya çalışıyor musun? Ben acıyı görüyorum, sen acıya sebep olana karşı duruyor musun? 
          Dahası, bize yardım ediyor musun?  
          Ve bu toprakların her bir köşesi adalet için dua ediyor. Bedeli ne olursa olsun  biz vazgeçmeyeceğiz, sen vazgeçtin mi?
          
          Unutma, bugün Filistin halkına ne yaptılarsa yarın size yapılabilir. Çekilen acılar sizin kapınızıda çalabilir. 
          Ama siz gerim gerim rahatça uyuyun. Siz uyudukça zalimler güç buluyor ve ayakta kalıyor! 
          
          Hulya 

Hulya-53

Rüzgâra söyle; dilerse fırtına gibi essin, dilerse hortumlar salsın. Artık yıkılacak, tarumar olacak bir vatan yoksa da!
          Bu topraklarda ezan sesi susturulamıyor, namaz hâlâ secdede bitiyor, direniş ve umut hiçbir güçle kırılamıyor. İzzet ve onur sahibi bu millet, Allah’ın lütfuyla dimdik ayaktadır ve ayakta kalacaktır...
          
          Yeryüzünün şeytanları duysun!  
          Hedefimiz kuklalar değil, kuklacı! 
          
          https://hizliresim.com/4jmyi6j
          
          Hulya

Hulya-53

Bir Müslüman ülkenin (Türkiye) ulusal kanalındaki bir dizide (uzak şehirler) Filistin bayrağının renklerinden oluşan kıyafetleri nefretle yere atıp “defolup gidecek burdan” cümlesini yan yana getirmek, tesadüf değildir. Bu sadece bir sahne değildir; bu vicdansızlıktır, ahlaksızlıktır, şerefsizliktir. Bu ihanetin adıdır. Filistin halkı kanıyla, canıyla, izzetiyle, iffetiyle direnirken onları bu şekilde aşağılamak bir “sanat tercihi” olamaz. Bu, bilinçli bir mesajdır, sinsice yapılmış bir algı oyunudur.
          Ulusal kanallar milletin sesidir, duruşudur, ihanete zemin değildir.
          
          Rezil olan mazluma dil uzatanlardır, israil'in işgalini meşrulaştırmaya çalışanlardır. Filistin halkı uğradığı onca zulme karşı, onca acıya rağmen onuruyla direnen tek millettir! 
          Ruhunu satmadan, toprağını terk etmeden, taşla, sapanla tankın karşısına dikilen o insanlar, tüm Müslümanların onurunu, vicdanını temsil ediyor.
          
          Rezil olan; ekran başında üç kuruş reyting uğruna, zalimin dilini konuşanlardır. O sahneleri "dizi işte" diyerek hâlâ izleyen ve bu onursuzluğun bir parçası olan asalak onursuzlardır. 
          Bilincini, vicdanını, merhametini  yitirenlerdir rezil olan!
          
          Akledemeyen cahilleri bir kenara bırakacak olursak! Türk halkının içinde  sorumluluk bilincini yitirmemiş, vicdanını rehber edinmiş, kimliğini geri çekip insanlığını öne çıkaran insanlar var. İşte onlar, Filistin halkı için canla başla mücadele edenlerdir.
          Onların emeği ve duruşu, Kur’an’ın öğrettiği adalet ve merhametin canlı bir örneğidir. Allah onlardan razı olsun.
          
          Hulya

Hulya-53

Ne acıdır ki! Filistin halkına acımasızca kurşun sıkan, akla sığmaz zulmün parçası olanlar... 
          Sen Türkiye'de doğ, Müslümanların arasında büyü, okullarında oku,Türk vatandaşlığının tüm imkânlarından faydalan... Sonra kalk, israil'e gönüllü veya paralı asker ol. Filistinli Müslümanlara zulmet ve kanlarına ortak ol.
          
          İşte bu ihanetin adı sadece "hainlik" değildir. Bu alçaklığın en ağırı, satılmışlığın en çıplak halidir. Bu haysiyetsiz kripto yahudilerin yaptıkları, zulümden çok daha derin, çok daha acı vericidir.
          
          Asıl kabahat onlarda değil; asıl kabahat,  onları eş, akraba edinip kapılarını açanlarda, dostluk kurup gönül bağı kuranlardadır. Bir zamanlar Türkiye'de, Filisti'de ve bazı İslâm ülkelerinde  barınmalarını, kök salmalarını sağlayanlardadır!
          
          Ayrıca tüm İslâm ülkelerinde, Müslüman kimliği altında bulunan kripto yahudiler ve sabatayistler de fazlasıyla mevcuttur. Geçmişten günümüze kadar bu iki yüzlü kişiler, devletlerin en üst kademelerinden en alt birimlerine kadar varlık göstermiş ve hâlen de varlıklarını sürdürmektedirler! 
          
          Bir Hulya sözüdür, unutma! "Yılanlarda değişen sadece kabuktur, zehir özünden eksik olmaz"
          
          Hulya

Hulya-53

Ey toprağın yarası, göğün nabzı
          Ey kanla sulanmış çiçek
          Sende bir başka doğar güneş 
          Ve toprağında Peygamberler namaz kılar
          Ey zeytinin ve sabrın yurdu
          Ey karanlık gecede aşıkların kıblesi
          Sesin bir çağrı
          Ve her annen Şehit doğurur, gökte parlayan bir ay gibi
          
          Hulya

Hulya-53

Filistin’de savaş, çocuklarımızın üzerine birkaç beden büyük geldi. Zaten onlar, hep birkaç beden büyük giydiler ama onurla taşıdılar.
          
          Hulya

Hulya-53

@Hulya-53  
            
            الحمد لله حملنا فلسطين بشرف والجيل الذي بعدنا سيحملها أيضًا مرفوع الرأس وبكرامة
            نحو فلسطين الحرة المستقلة
Reply

Hulya-53

Gece çöktü sessizliğe. 
          Karanlık, ruhumun üzerine bir battaniye gibi serildi. Duygular durgun bir göl misali… Ben ise kıyısında, suskun. Ey sabah rüzgarı bir dokun sineme! 
          Ağlama gözlerim! Biz daha nelerini gördük. Biliyorum, bu akıtığın gözyaşı değil… Yılların yükü, çığlık çığlığa bir isyan bu. 
          Ama dur, ağlama! 
          Biz daha beterini gördük. Islak kirpiklerinde saklıdır acılarım. Füze ve bomba yağmurları altında büyümedik mi? Korku, rüzgarda savrulan bir mum alevi gibi titremez miydi? Bir avuç suyu, bir lokma ekmeği paylaşarak direnmedik mi? Yıkılmış, yağmalanmış evlerin arasında, harabe sokaklarda umutla yürümedik mi?
          Her adımda bir hatıra, her nefeste bir acı taşımadık mı? Nefreti gri dumanların arasında, gökyüzünde yıldız aramadık mı? Ve bulduk… Kalbimizin tam ortasında "Nuru" saklayarak pes etmedik. 
          Kaç kez katledildik, kaç kez kanların nabzını saydık, kaç kez küllerin arasından isimleri topladık. 
          Unutma gözlerim, biz yıkılmadık. Çünkü biz, acıların kollarında öğrendik sabrı. "hasbunAllâhu ve ni'me'l-vekîl" dedik ve yine, hep yine dimdik ayakta durduk.
          O duruş ki, dünyayı derinden sarstıkça, biz ellerimizle güneşi yeniden... Yeniden tuttuk gökyüzünden.
          
          Hulya

Hulya-53

Tercihlerdir bizi biz yapan. 
          Hayat senin, yol senin, seçim senin… Kim olmak, ne olmak istiyorsan onu ol. Ama ne olursan ol, mutlaka vicdanını kullan...merhametli ol. Çünkü kim kime yetiyorsa, kendi içindeki iyiliği yansıtır. Kim kimde kusur buluyorsa, aslında kendi içindeki eksikliği yansıtır.
          
          Yaşam, bize verilen zaman dilimidir. İçindeki tüm güzellikleri, sorumlulukları, sevinçleri ve zorluklarıyla bir bütündür.
          İmtihanlar ise bu bütünün içinde karşılaştığımız özel duraklar gibidir. Bazen sabrımızı, bazen inancımızı, bazen dayanma gücümüzü, bazen de karakterimizi ölçer. Bu nedenle çoğu zaman insanlar "hayat çok zor, bu yükü kaldıramam, altından kalkamam" dediğinde aslında kastettikleri karşılaştığımız imtihanların ağırlığıdır. Oysa yaşamın kendisi, hem imtihanları hem nimetleriyle bir denge ve ölçü üzerine kuruludur. Kimi zaman imtihanlar yoğunlaştığında yaşantımızın bütününü zor gibi algılarız, ama bazen bir nimetin farkına vardığımızda da aynı yaşamı çok değerli ve kolay hissederiz değil mi? 
          Cenab-ı Hak insanlara hem zorluk verir hem de kolaylık lütfeder. Bazen bir gülüş, bir dostluk, bir huzur anı, bir başarı ya da beklenmedik bir kolaylık da O’nun ikramıdır.
          
          Hulya