Ietavitsa

gözlerimi kapatmak hiç bu kadar zor olmamıştı sanırım. 

zxeoru

gökyüzüne bak sevgilim, ne güzel yıldızlar, ne güzel o mavi... onların hepsi sensin, biliyor musun? benim dünyamda yıldızlar yok, bedenime ve ruhuma bıraktığın izler var. benim dünyamda güneş yok, gözlerime bakışın var. benim dünyamda o mavilik yok, o maviden de derin aşkın var. benim dünyamda karanlık yok, sensizlik var. benim dünyamda ruh yok, sen varsın. 

zxeoru

belki de mutlu olmak için mutsuz olmak gerek, olamaz mı? mutsuzluk olmadan mutluluk diye bir şey olur mu, anlamı var mı, özlenir mi sanki? belki de mutsuz olmak için mutlu olmak gerek, ne belli? ama mutsuzluk özlenmez, istenmez, hasreti çekilmez. öyleyse neden oluruz mutlu, mutsuz mu doğduk da bu hasret bağrımızı yakar? insan mutlu olmadan yaşayamaz mı? hep mutlu olmak iyi de, mutsuzluk neden zarar?  içimdeki hasret midir bunu bu kadar benden uzaklaştıran, yoksa yokluğunun verdiği ıstırap mı? benimle mutsuzsun, ama mutluluğu seçip benden gitmiyorsun. öyleyse neden, söylesene, bu gök varken neden bir çukura atlar insan? koca bir hiçlikte neden kendini arar, huzur ister? aradığın şey ne, biliyor musun sen bile? ya da, arıyor musun bile? hissediyor musun bu soğuğun içindeki karanlık ellerimi, yoksa sadece karanlığı mı seviyorsun? ben bilirim, hiçbir şeyi bilmeyen ben, bir tek seni bilirim. karanlığı yalnızca içinde sevmediğini, buna rağmen benimle olmak için o güzel yıldızını kapattığını da bilirim. değer mi sence? başından demedim mi sana, yapma kül oluruz diye? gözlerine bakmak için ruhum alev alev yanarken, ben geri duramadım, sen neden ben durdukça geldin bana? biliyordun, hem de benden de iyi biliyordun. beni benden iyi tanıyorsun, tanıyordun. gelme diyemedim ama gel de demedim sana. ben demeden sen çoktan gördün beni. geleceği. geçmişi. şimdiyi. ruhumu kavuran bu acı da ne ki? yanar yanar kül etmez, kanar kanar ölmez, sen hiç ruhunu öldürmeyi denedin mi? mümkün mü düşündün mü? sen hiç sana hasret kaldın, o yokluğu çektin mi? öylece durup harflerin kargaşasına şahit oldun, yeni kelimelere yüreğini vurgun ettin mi? aşkımdan hiç şüphe ettin mi? varlığımdan şüphe eden ben, tek bundan, senden, bizden şüphe etmedim. seni bulduktan sonra varlığımdan da şüphe etmedim, orası ayrı. ama ya, sen hiç ben olmak istedin mi?

Ietavitsa

mutsuzluk kaderimdi ama cesur olmayı da ben seçtim. 

Ietavitsa

iyi geceler dilerim. 
Reply

Ietavitsa

bensizliğimle baş başa. 
Reply

Ietavitsa

senin en iyi hâlini sevmişler ne büyük devrim. ben senden her kötülüğü beklerken de sevdim.
Reply

Ietavitsa

kendimi bulmak için adımladığım sokakları bir süre sonra unutmaya başladım. sürekli bir şeyler arayan, muhtaç ve kararsız yanımla işte şimdi baş başayım. önce çıkışın ne tarafta olduğunu bilmeden dönüp durduğum o labirenti kırdım, sonra kendimi görmek için aldığım aynaları parçaladım. sevmekle savaşmayı her dilde ve cümlede aynı saydım, birbiri yerine defalarca kullandım. yazdığım mektupları hiç postalamadım ama yine de sayfaları özensizce  karaladım. seneler bana teğet geçti, insanlar bana teğet geçti, duygular, durumlar ve olaylar bana hep teğet geçti. yalnız ben aynı kaldım, yerimde saydım. çevreme kocaman bir çember çizdim ve herkesi orada asılı bıraktım. bir yerden evim diye bahsetmeyeli çok uzun zaman olmuştu, geçmişe göz ucuyla baktım. nedenlerim tozlanmış ama eskimemişti, bir kez daha yanılmadığımı onlara bakarken anladım. yıkık dökük duvarlara sığınamaz, herkesle aynı yolda yer alamazmışsın. ben ellerimle barıştım ve bir dünya yarattım kendime. kapısına da nerede kaybettiğimi bile bilmediğim kalbimle değil, eksilttiğim her yanımla ayak bastım. buraya gelebilmek için çok yürüdüğümü iyi hatırlıyorum, yolda çocukluk anılarımla vedalaştığımı da. elbette zor oldu ama yaptım. kendimi kutladım. dağılan her şeyi bir bir topladım. dindim hatta. buraya geldim. bağrış çağrışla değil üstelik, sessizlik dolu ustura gibi bir sakinlikle. kızdım. kırdım. öfkelendim. hissizleştim sonra evet. ama geldim. kavgalarımı unuttum, uzaklaşmayı hatırladım. 

Ietavitsa

yabancılaşmak beni buradan kurtarabilecek tek şeymiş gibi ona olanca gücümle sarıldım. tüm dünyanın da benimle birlikte yanıldığını, uzayıp giden karmaşaların içinde gittikçe azalırken anladım. ben pes etmeyi kaybetmek sandım hep, ama kazanmak zaten düzeni bozmaktan farksızmış. bunu uzaklığın bir tanım olmaktan çıktığı hayatımda, her şeyle aramdaki görünmez bağa bakarken fark ediyorum artık. benim düşlerken içinde kaybolduğum toz pembe rüyalarım vardı eskiden. şimdi ne zaman uykuya dalsam nefes nefese bir uçurumun dibinden topluyorum bu bedeni. üstelik bir şeye alışmak, onunla savaşmaktan daha bencil. daha belirgin. hatta daha eski. gürültülerin tek düze gelmeye başladığı bir zamana adım atıyorum. duvarlara çarpa çarpa öğrendiğim her şey için başlardaki gibi kendime kızmıyor, üzülmüyorum. sonu kötü biten kitaplar için daha az sigara yakıyorum, kül tablalarını daha sık değiştiriyorum. diyete başlıyorum her pazartesi. çok film izliyorum. çok kitap okuyorum. çok kahve içiyorum. çok düşünüyorum. çok yazıyorum. çok ağlıyorum ve her şeyi unutmaya başlıyorum. yürümeyi sevmiyorum ama başka bir yolun var olma ihtimâli düşüyor bazen aklıma, buna da son zamanlarda fazla aldırış etmiyorum. bu devrin çok ilerisinde kaleme almaya başladığım hikâyemi düşlediğim hislerin çok uzağında bitirdim. ve bu yeri de, diğerleri gibi avuçlarımdaki paramparça kağıtlarla, izlerle ve aklımdaki kederle terk ettim. merak etme, sorun kalmadı. çünkü bak, benim etrafımda artık hiçbir şey kalmadı. ne kuyunun dibiyle bir alıp veremediğim var ne de ucundaki ışıkla. ben yalnızca tüm dünyamı kaplayacak kadar büyük bir boşluğun içinde debelenip duruyorum. ve artık düşmekten ya da dibi görmekten değil, aynı rüyaları tekrar tekrar görmekten korkuyorum. benim de bir zamanlar peşinde hevesle koştuğum duygularım vardı, sonra yaslandığım duvarlar tam orta yerinden çatladı.
Reply

Ietavitsa

bir yerlerde şeffaf bir çiçek bulsan. koşup bana getirir koşup beni diriltirdin. şimdi tüldür perdedir rüzgârda. uçuşacak değil eteklerim. ölü kuşların bağrımda uyuduğunu bil. saksılarımın suya inanmadığını. bu sabah solgun benzimde gün kuruttuğumu. bütün bunlar çekilirse çekeriz elbet. olmadı değişiriz günahlarımızı. 

Ietavitsa

gözlerin bir yeşil fanilaydı balkonda uçuşan
          sicim yağmur taklidi
          bıkmıştım zor geçen kışlarımı anlatmaktan
          bardağa birkaç çiçek ıslamaktan.
          parmağımın ucunda kırmızı kenarlı bir bulut
          onu uzatırdım sana, yalnızlık gibi iri bir damla
          parmağıma düşen bir damla kandı aşk.