“Yazmadım seni daha, sevmeye ayırdım tüm zamanları, yazmaya bu yüzden vaktim olmadı.
Ben düşünmeye başlayınca seni, ki bu bir önceki düşünmenin sonundan çok öncedir. İnan ki dağlar, taşlar, inan ki bulutlar, yağmur ve kar, toprakla su ve gökyüzü, güneş, ay ve yıldızlar. Onlar da benimle birlikte ve onlar da benim kadar seni düşünürler.
Benim kadar diyemem ama yemin ederim onlar da seni özler. Hep dalgınım bu günlerde saati cezveye koyup yumurta tutuyorum, bir gün takvime bakmasam yılı unutuyorum. Aklım başıma gelmiyor, başıma çarpmadan dallar, yolda yürürken dalıp dalıp gidiyorum. Nisan'a kaç var diyorum saati sorarken. Hiç böyle olmamıştım, bilenlere sordum; 'aşk bu' dediler.